1 Ekim'de 20 farklı gazete bir bildiri yayınladı. Bildiride, "haberlerinin kaynak gösterilerek dahi kullanılamayacağını" emreden gazeteler, üstüne "eğer kullanırsanız uf olursunuz" gibisinden bir de "hukuken" tehdit savurdular. "Medyada etik" üzerine bir araya gelip bir fikir ortaya koyamayanlar, "yasakçı" zihniyeti medya organlarına empoze etmeye çalıştılar.
İnternet sitelerinin bir köşesine "sitene haber ekle" reklamı koyan gazetelerin "kaynak göstermek şartı ile bile haber yayınlamayı yasaklaması" ortaya trajikomik bir tablo da çıkarıyor. Yayınlanmış her haberin kamuya ait olduğunu kabul etmeyen gazeteciler, sosyal medyada yayınlanan iletileri sahibinden izin almadan yayınlamayı "habercilikten" sayıyorlar. İş kendi haberlerinin yayınlanmasına gelince "haberlerimiz çalınıyor" narasını basıveriyorlar. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu dedirten bu vakayı görmezden duymazdan gelen meslektaşlar, haklarının yendiğini düşünürken hak yemiş olabileceklerini bile dile getirmeye korkuyorlar.
Haberlerini kullandıkları ajansların isimlerini gazetelerindeki sütunlara yazmayıp bu haberleri "özel haberleriymiş" gibi satan yasakçı zihniyetlerin, haberi yapan yeri kaynak göstererek yayınlayan televizyon kanallarını ve internet sitelerini "korsancılıkla" suçlaması, çok da hakkaniyetli bir iş olmasa gerek. Televizyon kanallarındaki ya da radyolardaki programlarda veya internet sitelerindeki özel röportajlarda haber değeri taşıyan her ayrıntının kanını sömüren gazetelerin, kendi muameleleri gibi bir muamele karşısında ne diyecekleri ya da diyemeyecekleri merak konusudur. Çünkü Başbakan Erdoğan'ın kongre öncesinde televizyon kanallarında söylediklerinin bir gün sonra gazetelerde manşetlere taşındığını da gördük. Şimdi televizyonlar da "korsan gazeteciliğe son" propagandası mı başlatmalıdır?
Toplamda tirajları 5 milyonu bulmayan gazetelerin, kendilerinden katbekat fazla okunan haber sitelerini kendilerine rakip olarak görmemeleri elbette beklenemezdi. Ama abonesi oldukları ajansların haberlerini ve özel röportajlarını yayınlamanın yanı sıra haber verme özgürlüğünü kullanarak kaynak verip başka gazetelerin haberlerini de okutmak isteyen siteleri "köşeye sıkıştırma" çabası, bazen bulmacası, bazen de arka sayfa güzelleri için alınan gazetelere yakışmadı!
Bunun bir "para hırsı" olduğu da belli. Fahiş fiyatlarla yayınladıkları reklamların çok daha uygun fiyatlara internet sitelerinde yayınlanması ve bu reklamların etkisinin internette daha fazla olması bir panik hali yarattı. Dijital medyanın rüzgârından korunmaya çalışan gazetelerin, fırtınaya yakalanacağı günler çok yakında.
Hülasa; bir haber yayınlandıktan sonra herkesindir ve üzerinde konuşulabilir, tartışma konusu yapılabilir ve adresi gösterilerek yayınlanabilir. Bunun adına "korsan"cılık diyenlerin önce kendi aralarındaki problemleri çözmesi gerekir.
Vesselam!