50 bin nüfuslu bu ilçede geçirdiği seneleri anlatırken, Kur’an-ı Kerim okumasını öğrendikten sonraki günleri ayrı bir yere koyuyor.
Hiç okula gitmeyen Aysun Hanım, okumasını çocukluğunda öğrenemediği Kur’an-ı Kerim’i, iki çocuğu doğduktan sonra üçüncü çocuğuna hamileyken öğrenmiş. Okuma yazma bilmediği halde Kur’an okumasını çok kısa bir sürede söken Aysun Hanım; “Ne çocuklarıma, ne de toprağa verdiğim yakınlarıma hediye edecek hiçbir şeyim yoktu. İlahi beyanla hem dem olduktan sonra hediyelerin en güzelini onlara sunmaya başladım. Kur’an okurken hem yüreğimin ferahladığını hissediyorum, hem de meallini dinlediğim Kur’an ile yanlış olduğunu öğrendiğim doğrularımı düzeltiyorum” diyor.
1997 senesindeki annesinin vefatından dersler çıkaran Aysun Hanım, Kur’an okumayı öğrendikten sonra daha evvel öğrenmediği için kendisine çok kızmış. Artık her gün Kur’an okuyan Aysun Hanım, Kur’an okumayı bilmediği günlerde içinde hissettiği eksikliği; “Uyumak, uyanmak, yemeklerden yemek, oturmak, susmak, konuşmak gibi şeyler hakiki bir anlammış gibi görünürken Kur’an okumaya başladıktan sonra gerçek anlamın Allah kelamında olduğunu anladım. Şimdi Kur’an’sız geçen günlerim için üzülüyorum. Ancak Allah’ın benim için her şeyin en hayırlısını verdiğini biliyorum. Onun için bu geç kalmışlığın üzüntüsünü bu düşünceyle üzerimden atmaya çalışıyorum” sözleriyle anlatıyor.
Hiç okula gitmediği halde Kur’an okumasını öğrenen Aysun Hanım, okuma yazma bilmeyen başkalarına da cesaret vermiş. Aynı kaderi paylaştığı bazı arkadaşları da, Kur’an okumayı öğrenmeye azmetmiş. Kendisi Türkçe okuma bilmeden Arapça Kur’an okuyabildiğini söyleyen Aysun Hanım, okuma yazma bilen her Müslüman’ın bu huzurdan mahrum kalmamasını tavsiye ediyor.
Her Ramazan Ayı’nda mahalle camisindeki Kur’an mukabelelerine giden Aysun Hanım, yanlış okuduğunu anladığı yerleri hemen düzeltiyor. 16 senedir hiçbir Ramazan’ı sektirmeden mukabelelere katılan Aysun Hanım, camideki bu programların Kur’an okumasını geliştirmesine çok yardımcı olduğunu anlatıyor.