Geçen hafta piyasaların kapanmasına saatler kala Türk lirası cephesinde büyük bir değer kaybı yaşandı.
Yatırımcılar, bu kaybın nedenini yorumlarken Prof. Dr. Yalçın Karatepe de bazı değerlendirmelerde bulundu. Değer kaybının olası nedenlerini açıklayan Karatepe, şunları söyledi:
“KIRILGAN BİR YAPIMIZ VAR”
“Amerikan doları bütün paralara karşı değer kazandı. Başta Euro olmak üzere az gelişmiş ülke paralarına baktığımızda da bunlara karşı bir değer artışının olduğunu biliyoruz. Hatta dolar endeksi 96 seviyesinin üzerine kadar çıktı. Fakat Türk lirası sadece dolara karşı değil, bütün paralara karşı önemli ölçüde değer kaybetti. Dün akşam saatlerinde baktığımda bir ara Türk lirasının dolar karşısında ki değer kaybının bir ara yüzde 5.3 seviyelerine kadar yükseldiğini gördüm. Öncelikle doların değer kazanmasındaki en önemli unsurun ve bugün özellikle Avrupa’dan gelen ekonomik verilerin beklentilerden daha kötü olması, Avrupa Birliği Bölgesindeki ekonomik yavaşlamanın tahmin edilenden daha erken başladığına ilişkin bir kaygının ortaya çıkmasına yol açtı. Amerika, Avrupa ile karşılaştırdığımız zaman göreceli olarak daha iyi bir konumda. Dolayısıyla doların değer kazanması beklenen bir şey bu verilerden sonra. Ancak TL’nin ciddi şekilde değer kaybediyor olması aslında Türkiye ekonomisinin çok kırılgan yapısının bariz bir biçimde ortaya çıkmış olmasının önemli göstergelerinden bir tanesidir. Yani dolar, Euro’ya karşı 0.70 civarında değer kazanırken Türk lirasına karşı % 5’in üzerinde değer kazanıyor olması bizim temel sorunlarımızın ne kadar gün yüzüne çıktığını gösteriyor.”
“İKİ ÖNEMLİ GELİŞME VAR”
“Bu haftaki verilere baktığınız zaman iki tane önemli gelişme daha var. Bunlardan bir tanesi Merkez Bankasının net döviz rezervinin ciddi şekilde azalmış olması. Merkez Bankası’nın 28,5 milyar dolara kadar net döviz rezervi azalmış. Bunun bir kısmının Türkiye’nin dış borcunu ödemek için kullandığını varsayıyoruz ama bir kısmının da Merkez Bankası’nın bir biçimde piyasalara müdahale etmek amacıyla piyasa oyuncusu olarak döviz sattığına ilişkin tahminler var. Dolayısıyla hükumet, aslında temel tedbirler almak yerine seçime kadar ekonominin göstergelerinin göreceli olarak iyi olmasını sağlamaya çalışıyor. Fakat bunların sonuç vermediğini bugün gördük.”
“MERKEZ BANKASI ASLINDA FAİZ ORANLARINI ARTTIRDI”
“Üstelik Merkez Bankası ciddi bir iş daha yaparak faiz oranlarında örtük olarak bir artışa gitti. Nasıl yaptılar bunu? Merkez Bankası, uzun zamandan beri politika faizini %24’te tutuyordu. Bu oranda herhangi bir değişiklik yapmadılar ve bankalara haftalık repolarla bu orandan para kullandırıyorlar. Yaptıkları yeni açıklama ile artık haftalık repo uygulamasına bir süreliğine ara verdiklerini söylediler. Dolayısıyla bankaların Merkez Bankası’ndan kaynak kullanabileceği iki yer kaldı. Bunlardan bir tanesi; geç likidite penceresine gidecekler ki buradaki faiz oranı % 27,5 ya da gecelik repolarla borçlanacaklar o da % 25,5’in üzerinde bir faiz oranı var. Bu şunu gösterir: Merkez Bankası aslında bu kurlardaki hızlı yükselişi durdurabilmek için fiili olarak faiz oranlarını da arttırdı. Fakat bu kararı aldığında Amerikan doları 5,60 seviyesinde işlem görüyordu, bu kararla birlikte 5,55’e kadar geriledi Fakat çok kısa bir süre sonra -yaklaşık 3 dakika içerisinde- bu kararın hiçbir etkisinin kalmadığını, yani bu örtük faiz artışının bile etkisinin kalmadığını, doların akşam saatlerinde 5,80’e kadar yükseldiğini gördük. Burada hem yurt dışı piyasalardan gelen verilerin iyi olmaması, yani dünya ekonomisinin ciddi şekilde bozuluyor olması, Türkiye’nin Amerika ile özellikle S-400’lerden kaynaklanan sorunlarının daha belirgin bir biçimde devam ediyor olması bütün bunları üst üste koyduğumuz zaman kırılgan yapımızın çok daha belirgin hâle gelmesine, özellikle kurların hareketli olmasına yol açıyor. Bugünkü temel hareketin ben, bütün bunların bir bileşimi sonucunda ortaya çıktığını düşünüyorum.”