Mayada Khaalaf’ı Türk vatandaşlığına götüren süreç dava dosyasında tarihi gelişmelerle anlatıldı. Buna göre Misak-ı Milli sınırları içinde olması öngörülen Hatay, 20 Ekim 1921 tarihindeki anlaşmayla Fransızlara bırakılmıştı. 1938 yılında ise Hatay Devleti kuruldu. Hatay Meclisi, 29 Haziran 1939’ta yaptığı toplantıyla Türkiye’ye katılma kararı aldı. Bu kararla birlikte Hatay’da yaşayan vatandaşlar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı kazandı. Türk vatandaşlığı kazanan aileler arasında Kabave ailesi de yer aldı.
KARDEŞLER AYRI DÜŞTÜ
Bir süre sonra Kabave ailesinin bir bölümü Suriye’nin Halep şehrine göç etti. Göç edenler arasında 12 yaşındaki Muhibe de vardı. Ancak Muhibe’nin kız kardeşi Emine, Türkiye’de kaldı. Muhibe Suriye’de, Emine ise Türkiye’de yaşamaya başladı. İki kız kardeş, iki ayrı ülkede evlendi, çocukları oldu. Ancak birbiriyle iletişimleri kesilmedi. Muhibe, 6 Eylül 1949’da Halep’te kızı Fathie Kabave’yi dünyaya getirdi. Annesi Türk vatandaşı olmasına karşın Fathie’nin doğumu Türk makamlarına bildirilmedi. Böylece Fathie, Suriye vatandaşı olarak kayıtlara geçti. İlerleyen yıllarda Fathie de büyüdü evlendi ve Suriye’de Mayada Khaalaf isminde bir kız dünyaya getirdi. Anne Fathie ise 1980’de hayatını kaybetti.
Suriye’de iç savaş başladıktan sonra Mayada Khaalaf, 2012’de Türkiye’ye sığındı. Khaalaf, Türk vatandaşı olan anneannesi Muhibe Kabave’nin torunu olduğunu, Emine Karzun’un da büyük teyzesi olduğunu belirterek, tespit için Ankara 19’uncu Asliye Hukuk Mahkemesi’ne dava açtı. Adli tıp raporunda, Khaalaf’ın büyükannesinin Muhibe Kabave, Emine Karzun’un da büyük teyzesi olduğu, aralarında kan bağı bulunduğu kaydedildi.
BAKANLIKTAN MAYADA’YA RET
Mayada Khaalaf, anneannesinden dolayı vatandaşlık talebiyle İçişleri Bakanlığı’na başvurdu. Ancak bakanlık başvuruyu kabul etmedi. Khaalaf’ın avukatları Ezgi Çetin ve Şefika Palaska, İçişleri Bakanlığı’nın ret kararının iptali için Ankara Birinci İdare Mahkemesi’ne dava açtı.
ÜÇ KUŞAKTAN TÜRK VATANDAŞI
Dava dilekçesinde, üç kuşaktan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına hak kazanan müvekkilin, ‘gerekli bildirimlerin yapılması ve bürokratik işlemlerin tamamlanmasından önce vefat etmiş olan annesi nedeniyle’ hak kaybına uğradığı ve ret kararıyla ‘telafisi imkânsız zarara uğradığı’ savunuldu. İdare mahkemesi, Mayada Khaalaf’a Türk vatandaşlığı verilmemesi kararının doğru olduğuna hükmetti. Kararda, “Davacının anneannesinin Türk vatandaşı olduğu iddiasıyla annesinin de Türk vatandaşlığını kendiliğinden kazanacağı, kendisinin Türk vatandaşlığını buna göre kazanması gerektiği iddiası, Türk Vatandaşlığı Kanunu ile bu kanunun uygulanmasına ilişkin yönetmelik hükümleri uyarınca mümkün değildir. Mevzuatta Türk ana veya babadan bahsedildiği, oysa davacının anne veya babasının Türk vatandaşı olmadığı, anneannenin Türk vatandaşı olmasının davacıya kendiliğinden Türk vatandaşlığını kazandırmayacağı” belirtildi.
MEZARDAKİ ANNESİ DE VATANDAŞ
Avukatlar, idare mahkemesinin kararına itiraz edince dosya Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10’uncu İdari Dava Dairesi’nin gündemine geldi. İstinaf mahkemesi, Türk anadan doğan çocukların doğduğu andan Türk vatandaşlığı kazandığına dikkat çekti. Mahkeme, yerel mahkemenin kararının kaldırılmasına hükmetti. Taraflara önceki hafta tebliğ edilen kararda şöyle denildi:
“Mevzuat gereği Türk vatandaşı anneanneden doğan davacının annesi (Fathie) de doğumla Türk vatandaşlığını kazanmış olmaktadır. Diğer tarafından davacının Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan anneannesi ve yine Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan teyzesi ile kan bağı yüzde 99 oranı ile Adli Tıp Kurumu incelemesi ile tespit edilmiştir. Bu durumda Türk vatandaşı anneanneden doğan ve doğumla Türk vatandaşlığını kazanmış olan Fathie Kabave’nin kızı olan davacı Mayada Khaalaf’ın annesi sebebiyle Türk vatandaşlığını kazanmış olduğu açık olduğundan, aksi yönden tesis edilen işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir. Dava konusu işlemin iptaline karar verildi.”
HÜRRİYET