Rumlar yine tahrik ediyor: Kriz için tarih verdiler

Doğu Akdeniz'de haklarını korumaya devam eden Türkiye'ye karşı Rumlardan bir kez daha tahrik edici bir girişim geldi.

10

Geçtiğimiz hafta Türkiye’nin hak iddia ettiği 7. blokta arama ve sondaj çalışması yapmak için Fransız Total ve İtalyan Eni şirketiyle masaya oturan Rumlar, bölgeyi geren adımlarını bir adım öteye taşıyor. Rum Yönetimi, Fransız ve İtalyan Konsorsiyumu’nun bu yılın aralık ayında başlayarak 2020 sonuna kadar 6, 7 ve 10’uncu bloklarda 4 sondaj yapacağını açıkladı. 6. bloğun yanı sıra 7. blok da Türkiye’nin kıta sahanlığı içerisinde yer alıyor. Rumların tek taraflı olarak Amerikan ExxonMobil’e ruhsatlandırdığı 10. blokta da çalışmalar 2020’de hız kazanacak.

KARPAZ’A DA SAHİP ÇIKTI

Rum Enerji Bakanı Yorgos Lakkotripis, Yunan Kathimerini gazetesine açıklamalarda bulunarak, Yavuz sondaj gemisinden duyduğu rahatsızlığı dile getirdi. Yavuz gemisinin sondaj yapma girişiminde bulunacağı, Karpaz’ın doğusundaki bölgenin, sadece, basit şekilde Güney Kıbrıs’ın tek yanlı ilan ettiği Münhasır Ekonomik Bölgesi içerisinde olmadığını ayrıca kendi kara suları içerisinde de bulunduğunu iddia eden Lakkotripis, kara sularının ulusal egemenliği teşkil ettiğini, Türkiye’nin artık “Kıbrıs Cumhuriyeti” toprağına müdahale ettiğini savundu.

HAVA KOŞULU BAHANESİ

Sondaj programında gecikme olup olmayacağı konusunda ise Lakkotripis, ilk baştaki planlamanın, sondaj çalışmalarının Kasım-Aralık ayında başlaması şeklinde olduğunu ancak bunun bir veya iki ay daha sonraya sarktığını, şu anda ise Aralık-Ocak ayından bahsettiklerini belirtti. Lakkotripis, gecikmenin tamamen hava koşullarıyla alakalı olduğunu öne sürdü.

YUNAN TEHDİT SAVURDU

Öte yandan Yunanistan Dışişleri Bakanı Vekili Miltiadis Varviçiotis da Türkiye’ye karşı tehditler savurdu. Realnews gazetesine röportaj veren Varviçiotis şunları kaydetti: “Egemenlik haklarımıza yönelik herhangi bir tartışmaya tahammül edemeyiz ve herhangi tek taraflı eylemler de hiçbir seviyede cevapsız kalamaz ve kalmayacaktır. Türkiye, Uluslararası Hukuku, Deniz Hukukunu ve uluslararası topluluğun kınanmasına meydan okuyan kışkırtıcı bir davranış sergilemektedir. Türkiye’nin bu duruşu, Doğu Akdeniz bölgesindeki istikrar ve güvenliği baltalayan bir başka tırmanışı tetiklemektedir.”