Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Kanal 7’de katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu:
Uluslararası sistemde bir kriz onlarca yıl sürüyorsa mutlaka bunun devam etmesinden faydalanan, istifade eden birtakım güçler var demektir. Bu konu sadece Azerbaycan ile Ermenistan arasında bir mesele olsaydı büyük ihtimalle bu konu farklı şekillerde daha erken zamanlarda çözülebilirdi.
Nasıl Filistin meselesinin çözümü İsrail’in Filistin topraklarını işgal etmesini sonlandırmasında yatıyorsa Karabağ meselesinin çözümü de Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarını işgalini sona erdirmesinde yatıyor. Bu kadar basit. Bu temel ilke dikkate alınarak bir süreç başlatılırsa bize göre o ateşkes ve arkasından atılacak adımlar sürdürülebilir, anlamlı olur. Bu manada Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev’in ortaya koyduğu çerçeveyi biz doğru buluyoruz ve destekliyoruz. Çünkü evvelsi gün kendisi de dedi ‘Eğer Ermenistan buralardan çekilirse ateşkes hemen olur, insani yardımlar ulaştırılır, bölgeye sükunet gelir.’ Biz de bu konuda Azerbaycan’ı bu temel ilke bazında destekliyoruz, desteklemeye devam edeceğiz.
Türkiye’nin duruşu belli ki birilerini çok rahatsız etmiş, bir korkuyla meseleyi Türkiye’ye dönük bir kara propagandaya dönüştürdüler. Şöyle bir algı yaratmaya çalışıyorlar ‘Karabağ’da her şey güllük gülistandı, bir anda Türkiye devreye girdi ve çatışmalar ortaya çıktı’, böyle bir şey yok. Tam tersine yıllardır devam eden bir Ermeni işgali var, buna karşı Azerbaycan’ın direnişi var, burada Türkiye’nin safı elbette bellidir.
Yani şunu sorgulamak lazım o zaman; Batılı ülkeler ve Rusya dünyanın her yerine milyarlarca dolarlık silah satarken kimsenin sesi çıkmayacak, Azerbaycan kendi öz savunması için, nefsi müdafaa yapmak için bu imkanları kullandığı zaman birileri suçlu olacak.
Biz bakın ne Azerbaycan topraklarına girdik ne Ermenistan topraklarına girdik ne Karabağ topraklarına. Biz siyasi olarak, moral olarak, askeri anlaşmalar çerçevesinde lojistik olarak elbet Azerbaycan’ın yanındayız, yanında da olmaya devam edeceğiz. Bu kara propagandayı bu çevreler Türkiye’ye karşı, biz orada olsak da olmasak da hep yaptılar, yapmaya devam edecekler.
Asıl meselenin işgal olduğu gerçeğini unutturup dikkatleri başka bir tarafa çevirme stratejisi bunlar. Bizim oradaki mevcudiyetimiz yaptığımız askeri anlaşmalar çerçevesinde ki bu yeni bir şey değil. Azerbaycan ile yıllardır devam eden askeri iş birliği anlaşmalarımız, ortak tatbikatlarımız var. Düzenli ordularımız faaliyet gösteriyor. Şimdi bunlar meseleyi, Ermenistan işgalinin tartışılmasında buraya odaklanmaktan başka bir yere çekmeye çalışıyorlar. Konunun özü bu.
Cumhurbaşkanımız ile ilişkisinde Sayın (Fransa lideri Emmanuel) Macron, bana sorarsanız sıkletinin üzerinde yumruk sallayan bir boksör görüntüsü veriyor ama bunu çok sık yapıyor. Belki başka dünya liderleriyle de yapıyor, bilemiyorum ama her defasında da Cumhurbaşkanımız gerekli cevapları vermek suretiyle meseleyi tekrar doğru hattına oturtuyor.
Dünyada organize Ermeni lobisinin en güçlü olduğu iki ülke var; birisi Fransa, birisi Amerika Birleşik Devletleri. Rusya’nın konumu da ortada. Bu tabloya baktığınız zaman Minsk Üçlüsü’nün tarafsız ve adil davranması ne kadar mümkündür? Bunu artık sorgulamamız lazım. Minsk Grubu’nun kuruluşu 1992. 30’uncu yılına giderken sorgulamamız lazım.
Sayın Aliyev de çok makul, anlamlı, basit bir şey söylüyor, ‘Ermenistan güçleri buradan çekilsin, ateşkese hazırız’ diyor. Yani şimdi tam Azeri tarafı kendi topraklarını savunmaya başlamışken ve hakkı olan toprakları almaya başlamışken ‘Aman aman durun, daha fazla Azerbaycan ilerlemesin.’ Azerbaycan nereye ilerliyor? Kendi topraklarını özgürleştiriyor, kurtarıyor. Yani şimdi ‘Durum 1-0 oldu, hemen maçı durduralım’ modundalar.