Pandemi devam ederken, başta akciğer ve beyin olmak üzere insan vücudunda ciddi hasarlar bırakabilen koronavirüsün kalpte de olumsuz etkilere neden olduğu belirtiliyor. Bu kapsamda koronavirüsün kalp üzerindeki etkilerini değerlendiren MCBÜ Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Tetik, kalpte kalıcı hasara neden olarak ritim bozukluğu ve kalp krizini tetiklediğini belirtti.
Prof. Dr. Tetik, yapılan çalışmalarda koronavirüse yakalanan ve bununla birlikte kalp-damar hastalığı bulunan kişilerin ölüm riskinin daha yüksek olduğunu belirtti.
Tetik, şöyle konuştu:
“Covid inflamatuar bir hastalıktır. Kalp- damar sistemini önemli bir şekilde etkiliyor. Bilindiği üzere ASE2 reseptörleri üzerinde etki etmekte. Bu reseptörlerde özellikle damar sistemimizde akciğerde, böbrekte, kalpte ve beyinde, pankreasta ve birçok organda karşımıza çıkmaktadır. Damarın iç tabakasında endotel dediğimiz bir tabaka ile damardaki kan akımının akışkanlığını sağlamak üzere görev yapan hatta vücudun en büyük organı olarak adlandırılan endotel sistemi var. Bu endotel sistemi üzerinde ACE reseptörleri var. Virüs bu reseptörlerle birleştiği zaman endotelde bir iltihap yapıyor. Endotelde kana akışkanlığı sağladığı gibi damar içerisindeki trombozları önlemeye yönelik bir etkisi var ve birtakım adaleler salgılar. Bu etkisi bozulduğu zaman endotelde iltihap ve bu sefer damar üzerinde tromboza meyil gelişir. Ateroskleroz dediğimiz damar sertliği damar zaten sistemik bir hastalıktır. Var olan bu hastalık zeminde bir de bu yangı oluştuğu zaman endotel bozulduğu zaman damar sisteminde trombozlar gelişir. Bu, kalpte kişinin ekstremitelerinde, beyinde, boyun damarlarında olabilir. Kişi felç geçirebiliyor. Kalp krizi geçirebiliyor. Ayak damarlarında ani bir şekilde tıkanıklık olabiliyor. İleri evrelerde Covid-19, kalp kasında iltihaplanmalara sebep oluyor. Yapılan çalışmalarda iyileşen hastalarda bile daha sonra bunun kalp üzerinde olumsuz etkileri vasküler sistemdeki olumsuz etkisi karşımıza çıkmakta. Farklı görüşler olmakla beraber kendi görüşüm erkeklerde 40 yaşından sonra kadınlarda ise menopozdan sonra biraz da koruyucu olarak 100 miligram aspirin almasında yarar var.”
‘HASTANELERDEN KORKMAYIN’
Koronavirüs salgını nedeniyle insanların hastanelerden korkmasının ölümle sonuçlandığını dile getiren Prof. Dr. Tetik, “Virüsün ilk zamanlarda akciğer üzerindeki etkisine yoğunlaşıldı. Daha sonra geniş spektrumlu bir hastalık olarak karşımıza çıktı. Dokuları, organları ve en önemlisi de damar komplikasyonlarına neden oldu. Yapılan otopsilerde hastaların çoğunda akciğer damarlarında tromboz tespit edildi. Onun için endotel fonksiyonunu bozmaya bağlı olarak damarlarda tromboza bir meyil gelişiyor. Mevcut hastalığı olanlarda da bu daha hızlı bir şekilde karşımıza çıkıyor. Bununla beraber, damar sistemini etkilemesiyle beraber akciğerdeki oksijen geçiş alışverişini bozmasına bağlı olarak da ritim bozuklukları karşımıza çıkıyor. Hastalık ilk çıktığında insanlar evlerine kapandıkları için herkes hastanelere gitmeye korktu. Gerçekten bire bir şahidiz, kalp damar hastalığı olan insanların çoğu evlerinde öldü. Hastaneye gitme korkusuyla ya kalp krizi geçirdi ya da geç dönemde hastaneye geldi. Kalp ve damar hastalarının bunu geciktirmemesi gerekiyor. Çünkü virüsün bire bir etkilediği organların başında kalp geliyor. Risk faktörü olan hastaların kendilerini kontrol ettirmelerinde yarar var. Hastanelerden korkmayın, kalp damar sistemiyle ilgili şikayetleri olan hastalar gerekli önlemleri alarak hastanelere gelebilirler. Gelmedikleri takdirde sonuç daha kötü olabiliyor” dedi.
Vatandaşa mutlaka maske takmaları tavsiyesinde bulunan Prof. Dr. Tetik, “Hastaların çektikleri sıkıntıları görüyoruz. En çok da korkuyorlar. Önemli olan bu hastalığa yakalanmamaktır. Çünkü yakaladığı zaman hastalar iyileşse bile uzun vadede baktığınız zaman organlarda fibrozis yapıyor. Yani dokuları bozuyor. Beyinde ve akciğerde solunun yetmezliği kalpte ise kalp yetmezliği gelişebiliyor. Kişiler eski kondisyonuna kavuşamayabiliyorlar. Onun için burada önemli olan yakalanmamaktır. Zaman zaman sokaklarda görüyorum. Maskeler insanların burnunun altında duruyor. Bunun hiçbir anlamı yok. Koronavirüsün en çok sevdiği yer burundur. Onun için burnun mutlaka kapalı olması gerekiyor” diye konuştu.