Kütahya’da yaşayan H.K. ve İ.K., bir süredir geçimsizlik yaşıyordu. H.K., eşinin gece geç ve değişik saatlerde telefon görüşmeleri yaptığını ve başka bir erkekle mesajlaştığını, İ.K. ise eşinin kendisine hakaret ve tehditlerde bulunduğunu iddia ederek karşılıklı boşanma davası açtı. Tarafları dinleyen yerel mahkeme, İ.K.’yı ağır kusurlu buldu. Mahkeme, tarafların davalarının kabulü ile boşanmalarına, ortak çocukların velayetlerinin anneye verilmesine hükmetti.
Mahkeme, çocuklar yararına tedbir ve iştirak nafakalarına, H.K. yararına tazminatlara karar verirken, İ.K.’nın tazminat talebini reddetti. Yerel mahkeme kararına itiraz edilmesi sonrasında dosya İstinaf’a gitti. İstinaf, iştirak nafakalarının artırılmasına, H.K.’nın ağır kusurlu olduğundan bahisle, İ.K. yararına tazminatlara karar verdi. İstinaf kararıyla ilgili temyiz isteminde bulunuldu. Temyiz kararı sonrasında dosya Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’ne geldi.
KADININ DAVRANIŞI SADAKATSİZLİK OLARAK KABUL EDİLMELİ
Sabah gazetesinin haberine göre, kadının gece geç saatlerde başka bir erkekle mesajlaştığına vurgu yapılan daire kararında, telefon kayıtlarına göre İ.K.’nın değişik zamanlarda gece geç ve değişik saatlerde yaptığı telefon görüşmeleri ile başka bir erkeğe kendisi tarafından gönderdiğini kabul ettiği mesaj içeriği birlikte değerlendirildiğinde İ.K.’nın davranışının güven sarsıcı boyutu aştığı, sadakatsizlik olarak kabul edilmesi gerektiğinin ortada olduğuna dikkat çekildi.
Kararda, H.K.’nın gerçekleştirdiği bir kısım hakaret ve tehdit eylemlerinin ise, kadının sadakatsizlik eylemine tepki niteliğinde kaldığının anlaşıldığının altını çizdi. Boşanmaya sebebiyet veren ve gerçekleşen olaylarda İ.K.’nın, H.K.’ya nazaran ağır kusurlu olduğuna hükmedilen daire kararında, erkeğin ağır kusurlu kabul edilmesi yerinde görülmeyerek bu durumun bozmayı gerektirdiği belirtildi.
KADIN AĞIR KUSURLU BULUNDU
Kararda, mahkemece, H.K. ağır kusurlu bulunarak İ.K. yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmiş ise de İ.K.’nın, H.K.’ya oranla ağır kusurlu olduğu kaydedildi. Kararda şu ifadelere yer verildi:
“Erkeğin ağır kusurlu olmadığının anlaşılmasına göre Türk Medeni Kanunu’nun 174/1-2. maddesi koşulları gerçekleşmemiştir. Kadının maddi ve manevi tazminat isteklerinin reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir. Boşanmaya neden olan olaylarda kadın ağır kusurludur.
Gerçekleşen kusurlu davranışlar aynı zamanda erkeğin kişilik haklarına da saldırı teşkil eder niteliktedir. Tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kusurun ağırlığı ve hakkaniyet kuralları gözetilerek erkek yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde erkeğin maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir. Kararın bozulmasına oy birliği ile hükmedilmiştir.”