AK Parti’den yeni kabine hakkında açıklama

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'ten yeni kabine hakkında açıklama geldi.

171

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, yeni kabinenin yemin töreninin ardından açıklanacağını söyledi.

Çelik, , “YSK Cumhurbaşkanlığı seçimi kesin sonuçlarını açıklamadı. YSK açıkladıktan sonra yemin töreni ve kabine takvimi başlayacak. Yemin töreninin yapıldığı akşam muhtemelen hem kabine açıklanmış olacak hem de tören yapılacak” dedi.

Çelik, Parti Genel Merkezi’nde düzenlenen AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı devam ederken, basın toplantısı düzenledi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Cumhurbaşkanı Seçimi ikinci turu sonrasında ilk MYK toplantısını gerçekleştirdiklerini belirten Çelik, tek gündemlerinin seçim sonuçlarının değerlendirilmesi olduğunu söyledi.

Çelik, dünyanın değişik bölgelerinden devlet başkanlarının Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı arayıp tebrik ettiğini hatırlatarak, demokrasi vurgusu yaptı.

En büyük teşekkürün vatandaşların sağ duyusu olduğunu belirten Çelik, şöyle devam etti:

“Türkiye’nin en büyük zenginliği, geçmişte yaşanmış darbelere, muhtıralara, milli irade düşmanlığı olan birtakım acı olaylara rağmen milletimizin sürekli sandık yoluyla iktidarı belirleme iradesini güçlendirmiş olması ve bugüne kadar getirmesidir. Sayın Cumhurbaşkanımız, MYK açılış konuşmasında milletimizin sağ duyusuna dikkati çekmiştir ve her bir vatandaşımıza teşekkür etmiştir. Cumhur İttifakı’na ve Sayın Cumhurbaşkanımıza destek veren tüm vatandaşlarımıza şükranlarımızı sunuyoruz. Önümüzdeki 5 yıllık dönem, Türkiye Yüzyıl için son derece değerli, altın değerinde bir dönem olacak.

Cumhurbaşkanımız yine konuşmasında, önceliğimizin depremzede vatandaşlarımızın yaralarının sarılması olduğunu ifade ettiler ve depremzede vatandaşlarımızın yaralarının sarılmasına dönük şu ana kadar yapılanları ve bundan sonra yapılacaklarını ifade ettiler. Depremzedelerimize dönük, özellikle seçimden sonra birtakım parti mensuplarının Cumhurbaşkanımıza ve Cumhur İttifakı’mıza destek verdiği için yaptıkları saygısızlık bu seçim sürecinin en iç acıtan hadisesi olmuştur. Depremzede vatandaşlarımızın o zor koşullarda gösterdiği basiret karşısında bu vandallığı ve barbarlığı bir kere daha lanetlediğimizi ifade etmek isterim.”

“Yanlışlarını düzelteceklerine devam ettirdiler”

Çelik, daha önceki açıklamalarında da helalleşmenin sözle olamayacağını, davranışla ve zor zamanlarda ortaya koyulacak tutumlarla olacağını söylediğini belirterek, “Depremzedelerimize dönük bu hadiseler göstermiştir ki birilerinin ‘helalleşme’ diye bahsettiği hadise tamamen altı boş, yalandan ibaret bir yaklaşımdır.” dedi.

Milli iradeye karşı seçim sürecinde yapılan en büyük saygısızlıklardan birinin 14 Mayıs gecesi yaşandığını söyleyen Ömer Çelik, şöyle devam etti:

“İki belediye başkanı, çıkıp Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’ndan bahsederken ‘Biz Ankara ve İstanbul belediye başkanları olarak, 13’üncü Cumhurbaşkanı Kılıçdaroğlu adına konuşuyoruz.’ diyerek daha sandıklar sayılmaya devam ederken, milli iradeye dönük bir gasp yaklaşımı içine girmeleridir. Bu yanlışlarını düzeltmeleri için uyardık, yanlışlarını düzelteceklerine daha çok devam ettirdiler. Herkesin gözünün içine bakarak, yalan söyleyerek, ‘Biz kazandık demedik, kazanacağız diyerek temennimizi ifade ettik.’ dediler. Aslında temenni öyle ifade edilmez, her siyasi parti, her ittifak ‘kazanacağız’ der ama bu iki belediye başkanı çıktı daha sandıklar sayılmaya devam ederken CHP Genel Merkezi’nden millet iradesine ipotek koyma girişimine girdiler.”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 14 Mayıs öncesinde, “14 Mayıs gecesi kimse sokağa çıkmasın” diyerek, büyük bir provokasyona imza attığını belirten Çelik, “Bu provokasyonla sanki Türkiye’de büyük olaylar olacak da devlet bunu engelleyecek güçte değilmiş gibi bir provokasyondu. Ama herkes gördü ki hem 14 Mayıs’ta hem 28 Mayıs’ta gayet huzur içerisinde, ufak tefek olaylar hariç sandığa gölge düşürecek herhangi bir olay olmaksızın bütün bu süreç başarıyla geçirmiştir.” dedi.

Çelik, milletin sağduyusu ve demokrasinin gücünün Türk siyasi tarihinde defalarca test edildiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:

“1950’de ‘Yeter söz milletindir.’ diye başlayan bu yolculuk, millet iradesinin önüne sürekli darbeler, muhtıralar ve siyasi suikastların çıkartılmasıyla engellenmeye çalışılmıştır. Yapılmak istenen sandıktan çıkan iradenin bu yolla gasp edilmeye çalışılmasıdır. Karşımızdaki ittifakın içerisindeki ana unsurun da millet iradesini gasp etmenin adresi olarak öne çıkan bir yapı olduğu siyasi tarihimizde sabittir. Bolca ‘demokrasi, değişim ve özgürlük’ söylemi kullanarak değiştiklerine dair izlenim vermeye çalıştılar. Hep beraber gördük ki değişen hiç bir şey yok. Bütün bu söylemlerin arkasında o katı statüko en kesif biçimde duruyor ve yeniden Türkiye’yi birtakım karanlıklara götürmek için fırsat kolluyor. Bu süreç seçim boyunca net bir şekilde görülmüştür.