Dikkat eksikliği ve kurallara karşı direnç gibi sonuçlara yol açan ekran bağımlılığının etkisi, eğitimciler arasında giderek artan bir endişe haline geldi. Öğretmenler, küçük zorluklarla bile başa çıkamamaktan, makas kullanmak veya ayakkabı bağcığı bağlamak gibi temel görevlerle mücadele eden çocuklarla karşılaşmaya kadar, ekran bağımlılığının çok yönlü boyutlarına ışık tutuyor. Bazıları bu sorunun köklerinin ebeveyn alışkanlıklarında yattığını savunurken, diğerleri bunun kolayca gezinilebilir bir dijital dünyanın cazibesinin bir sonucu olduğuna inanıyor.
Öğretmen ve psikolog Edip Polat, yakın zamanda yaptığı bir sosyal medya paylaşımında, İstanbul’daki devlet okullarındaki öğretmenlerin %80’inin öğrencilerin kurallara uymaması ve dikkat ile ilgili sorunlar nedeniyle ders yapmakta zorlandığını iddia etti. Bu, eğitimde ekran bağımlılığının daha geniş etkileri üzerine tartışmalara yol açtı ve öğretmenler Polat’ın ders verirken karşılaştıkları zorluklarla ilgili endişelerini yineledi.
İstanbul’un ve Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden gelen öğretmenler, Polat’ın belirttiği zorlukları doğruluyor. Dikkat süresinin kısalması, kurallara uymada zorluk, çabuk can sıkıntısı ve öğrenmeye ilgi eksikliği, eğitimciler tarafından belirtilen ekran bağımlılığının sonuçlarından sadece birkaçıdır. Hatta bazıları, makas kullanamama veya ayakkabı bağcığı bağlayamama gibi temel motor becerilerde bir düşüş gözlemliyor.
Motor becerilerin ötesinde, öğretmenler ekran zamanının dil ve davranış üzerindeki etkisini vurgulamaktadır. Çevrimiçi ortamda uygunsuz içeriğe maruz kalan çocuklar, saldırgan dil kullanmakta kolaylık gösterirler. Öğretmenler, bu davranışın genellikle aile ortamında öğrenilenlerden kaynaklandığını ve televizyon ve sosyal medya tarafından daha da pekiştirildiğini savunuyor.
Bazı eğitimciler çocukları ekranlardan tamamen koparmayı savunurken, diğerleri çözümün doğru ve ölçülü ekran kullanımını öğretmede yattığını öne sürüyor. Tartışma, çocukların ebeveynlerinin alışkanlıklarını ve davranışlarını yansıttığı argümanlarıyla ebeveyn sorumluluğuna kadar uzanıyor. Görünüşe göre zorluk, sınıflarla sınırlı değil, aile dinamiklerine derinden kök salmış durumda.
Eğitimciler ekran bağımlılığının yansımalarıyla boğuşurken, ebeveynleri, okulları ve politika yapıcıları içeren bütüncül bir yaklaşıma duyulan ihtiyaç ortaya çıkıyor. Sonuçlar sınıfın ötesine uzanır, temel becerileri etkiler ve çocukların dilini ve davranışlarını şekillendirir. Bu konuyu ele almak, teknolojinin çocukların yaşamlarındaki yararları ve sakıncaları arasında bir denge kurmak için işbirliğine dayalı bir çaba gerektirir.