Ferhat Kentel konuştu

-Siyasal alana da hâkim oldu böylece…
Evet. Büyük bir kutsallık kazanıyorsunuz çünkü. 28 Şubat’ın başka bir açıklaması olabilir mi? Nasıl böyle, bu kadar rahat, üstelik toplumun mütedeyyin vs. kesimine karşı neredeyse savaş açabildi? Şu anda böyle bir durum var galiba. ‘Düşmanlar, teröristler…’ Bu bazen Gülen Cemaati, bazen HDP, bazen Kürtler, bazen Silvanlılar olur. Ama her hâlükârda eğer birilerini kullanabilirseniz bir kutsallık elde ediyorsunuz. Fakat bu PKK gerçeğinin, Gülen Cemaati gerçeğinin ya da sol vs. falan birtakım farklı taleplerde bulunan insanların yok olduğu ve yok olacağı anlamına gelmiyor.

-Bu kutuplaştırıcı dili siz ne zaman fark ettiniz?
Onu çok sık düşünüyorum. Acaba geçmişten gelip görmediğimiz bir şeyler var mı diye? Muhtemelen geçmişte daha yumuşaktı bunlar. Veya bazı gelişmeleri ‘siyaseten’ diye yorumluyorduk. Referandumda yüzde 58 onay aldı aslında bu hükümet. Boykot eden Kürtleri de düşünürsek bayağı bir kabul ediş vardı. AKP’nin referandum sonrası hızla sertleşmesi veya tekçileşmesi politikasında sanki o yüzde 58’den ziyade çekirdek kitlesinin güvenini ön plana çıkarmak gibi bir plan uygulandı. Bütün o çılgın projelerin ilan edildiği 2011’de inanılmaz kibirli, ‘her şeyi ben yaparım’ diyen dil o zamanlar ortaya çıktı.

-Bir medya organına, Anayasa’ya rağmen, Türkiye’nin gözü önünde el konuldu. Ve buna, sizin ‘organik aydın’ dediğiniz kesimlerden çok tepki gelmedi. Bunlar belki de yüzde 49’a demokrat adımlar gibi geliyor. Antidemokratik olduğu açık ortada iken o kitle bunu nasıl göremiyor?
Bunun iki yolu var galiba. Güç sahipleri her zaman için gündem belirleme, yani zihniyetleri manipüle etme kapasitesine sahiptir. İkna, rıza vs… Bu tam da medya vasıtasıyla sağlanır. Son seçimleri düşünün. Kamusal alana bakın. Kim, ne kadar, hangi mesajı duyuyordu? Duyulan mesaj esas olarak AKP mesajı idi. Bunlar biraz inandırma teknikleri. Yani inanmak ve inandırmak. İnanmak kendi kendimize yaptığımız bir şey değil. Etrafımızdan gelen mesajlarla olan bir şey. Dolayısıyla bir partinin, bir devletin yapmış olduğu, sürdürdüğü kampanyalar da benzer bir etki yapıyor. Sürekli tekrarladığınız zaman inanıyorsunuz. Başka alternatif yok ki! Kenan Evren’in anayasasına bile yüzde 92 ile oy verdi bu millet. ‘Ama şiddetin önünü aldı’ falan derken, istikrar arayan muhafazakâr tarafımızı tatmin etti. İyi de bir çok insan asıldı o dönemde. Baskının haddi hesabı yoktu. ‘Başka çaren yok. Ya ben ya kaos’ diyordu aslında Evren bize. Benzer sözleri şimdi de duymuyor muyuz? Dolayısıyla devletin, iktidarın, güçlerin ikna edebilme kapasitelerinin sınırı yok. Devlet, hükümet, parti örgütü, bütün yan gongolar, devlete yakın sivil toplum kuruluşları, medya falan düşündüğünüz zaman ben neye inanacağım? İşte korkuyla karışık inanıyorum buna. İnanma, çok daha karışık, çok daha farklı katmanları olan bir şey. Bu bence işin birinci kısmı. Yani devletin ikna, inandırma teknolojilerine sahipliği ile ilgili bir şey. İkinci kısım ise toplumun cemaatleşmesi, kutuplaşması. Buna rağmen ancak yüzde 50’sini ikna edebildi. Hâlâ ikna edilememiş yüzde 50’lik bir kesim var.

-Doktora teziniz galiba kutuplaşma üzerine değil mi?
Devrimci ve İslamcı entelektüellerin totalitarizm ve demokrasi arasındaki konumları üzerine yazmıştım.

-Seçim süreçleri bitti ama ötekileştirme, gerilim sona erdirilmedi. Bu gerilim bundan sonra ne katkı sağlar ülkeye? Amacı ne olabilir?
İki yorum çıkabilir ortaya. Biri çok komplocu. Benim düşünce, bilgi türüme hiç uymuyor. AKP’nin dış güçlerin, BOP’un, Amerika’nın bilmem hangi projesi olduğuna inanmadığım gibi, Gülen Cemaati’nin başka birilerinin elemanı olduğuna da inanmadım. Başka tür komplolara da… Fakat baktığımız zaman bu kadar sertliğin, bu kadar kutuplaştırıcı politikaların devam ediyor olması da –bunu komplonun sınırlarına gelmeden söylemeye çalışıyorum– dünya çapında oldukça çatışmacı bir döneme doğru gidişin işareti sanki.

ÖNEMLİ

MSB üzücü duyuruyu yaptı

Milli Savunma Bakanlığı (MSB), Pençe-Kilit Operasyonu bölgesinde meydana gelen üzücü bir olayda bir askerin şehit olduğunu açıkladı. 22 Mayıs 2024 tarihinde, Piyade Sözleşmeli Er...

TOGG sıfır faiz imkanı

Türkiye’nin yerli ve milli elektrikli otomobili Togg için düzenlenen sıfır faizli kredi kampanyasının süresi uzatıldı. 26 Mayıs 2024’e kadar devam edecek olan bu fırsat,...

Daha Fazlası!