2012’de dergi kundaklandı ve kullanılamaz hâle geldi.
Son yıllarda birkaç kez daha Hz. Muhammed karikatürleri yayımlayan dergi, açıkça satışlarını artırmak için provokasyon yapmakla itham ediliyordu. 1969’da yayın hayatına Hara-Kiri ismiyle başlayan Charlie Hebdo, dinî görüşlere ve kutsallara yönelik provokatif karikatürleriyle tanınıyor. Dergi, Fransa’da Katolik Kilisesi’yle yüzyıllar süren bir savaş yürüten aşırı laikçi ve jakoben sol siyasi görüşün mirasını taşıyor. Charlie Hebdo’yu kuranlar hiçbir kutsal değerin ifade özgürlüğünü kısıtlayamayacağını savunuyordu.
Aslında ABD ve Avrupa’da karşılığı olmayan Fransa’ya münhasır bu siyasi geleneğin arkasında da büyük bir toplumsal destek yok. Derginin tarihinde en çok hedef aldığı iki grup aşırı sağcılar ve Katolik Kilisesi oldu. Öyle ki aleyhinde bu iki kesim tarafından açılan kin, nefret ve şiddete teşvik davalarının çokluğu nedeniyle 1981’de iflas kararı aldı.
Dergi, 1970’te Fransa’da 5. Cumhuriyet’in kurucusu Charles de Gaulle’ün ölümüyle dalga geçtiği gerekçesiyle dönemin hükümeti tarafından halkı kine teşvik suçlamasıyla kapatılmıştı. Son dönemde derginin tirajı 20 binlere gerilemişti. Saldırıdan sağ kurtulan bir dergi çalışanı, ağır maddi kriz nedeniyle elektrik faturalarını dahi ödemekte zorlandıklarını belirtiyordu.
Saldırı sonrası siyasetçiler, Fransa’nın ‘ifade özgürlüğü’ ve ‘laiklik’ ilkelerinin hedef alındığına vurgu yaptı. Bu iki kavram çokça çifte standartla uygulansa da, bu, ülkenin uzun cumhuriyet macerasının -bazen kanlı mücadelelerin- bir parçası. Her Fransız vatandaşı daha ilkokuldan itibaren bu iki kavramın Fransa’nın dünyaya ihraç ettiği temel değerler olduğunu öğreniyor. O nedenle, sıradan bir Fransız’ın 40-50 yıldır aynı dergide karikatür çizen bu insanların bir yayın toplantısında katledilmesi karşısında yaşadığı şoku anlamak mümkün.
Aslında Peygamber Efendimiz’in intikamını aldığını iddia eden saldırganlar tam aksini gerçekleştirdi. En fazla 20 bin kişinin gördüğü o provokatif karikatürleri bugün milyonlar gördü. 2006’da Charlie Hebdo ilk kez Hz. Muhammed’i provokatif şekilde tasvir ettiğinde Fransa’da entelektüellerin ezici çoğunluğu dergiyi sorumsuzlukla suçlamıştı. Bugün iflasın eşiğine gelmiş bu dergi, belki de hiç Charlie Hebdo okumamış milyonların gözünde sembole dönüştü.
Fransa’nın terör hedefi olmasında El Kaide ve türevlerine yönelik düzenlediği askerî operasyonların rolünü de küçümsememek gerek. Eski Cumhurbaşkanı Sarkozy ve şimdiki Cumhurbaşkanı Hollande, iç siyasette birbirlerinin zıddı olsa da dış politikada müdahaleci çizgileriyle dikkat çektiler.
Sarkozy, Libya’ya müdahalenin öncü ismi olmuştu. Fransa aynı zamanda ABD’nin IŞİD’e karşı koalisyon çağrısına ilk cevap veren ülke oldu. Fransa bugün Kuzey Afrika ve Sahra bölgesinde yükselen El Kaide türevi örgütlerin bir numaralı hedefi. Le Monde Diplomatique Genel Yayın Yönetmeni Alain Gresh, “Belki de artık Batı dünyasının Müslüman göçmenleri hedefe koymak yerine ‘teröre karşı savaş’ kavramını gözden geçirmesinin vakti gelmiştir.” sözleriyle Fransa’nın dış politikasını eleştiriyor. Öte yandan Fransa, Batı ittifakında Esed’e karşı en sert dış politikayı izleyen ülkeydi. Bu saldırı Fransa’nın Esed rejimiyle ilişkilerini değiştirebilir. Daha geniş planda Avrupa ve ABD, Arap Baharı öncesindeki İslam dünyasında ‘radikallere karşı otoriter tek adam rejimlerini destekleme’ stratejisine geri dönebilir.