Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde çalışma ofisinde ve konutunda bulunduğu iddia edilen dinleme cihazıyla (böcek) ilgili 13 kişinin yargılandığı dava dün başladı.
Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ilk duruşmasına dönemin TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Hasan Palaz ve Başbakanlık Koruma Müdürü Zeki Bulut’un ifadeleri damgasını vurdu.
Palaz, böcekle ilgili ilk raporu Şubat 2012’de gönderdiklerini ancak 4 ay sonra Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun sözlü bilgi istediğini söyledi. Kasım 2013’te kurula çağrılarak yazılı ifadesinin alındığını belirtti. Kuruldan çıkarken böceğin konulma tarihi ile ilgili tehdit edildiğini anlattı: “Bir müfettiş arabama kadar refakat etti. Bana rapordan hoşlanılmadığını söyledi. ‘Biraz takvimin geriye gelmesi gerekiyor, senin için hoş olmaz, görevinden alınırsın’ dedi.” Bulut ise görevini büyük bir sevgiyle yaptığını, böcek bulunduktan sonra 10 ay daha çalıştığını belirtti. Ardından Denizli’ye tayin edildiğini, Erdoğan’ın da ayrılırken memnuniyetini belirttiğini aktaran Bulut, “Şu an ‘hain’ ilan ediliyoruz. Bu kadar büyük sevginin karşılığı bu olmamalıydı.” dedi.
Dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan’ın çalışma ofisi ve konutunda bulunduğu iddia edilen dinleme cihazıyla (böcek) ilgili davada eski TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Hasan Palaz da ifade verdi. Palaz, “Hakikaten çok doluyum. Gazetede benim hakkımda bir haber çıkıyor. Boğaz’da bir yalı varmış. Oradan dinleme yapıyormuşum. Tekzip talep ediyorum, kabul edilmiyor.” dedi. Palaz, böceğin hangi tarihte konulduğunun tespit edilmesi için kendilerine geliş hikâyesini şöyle özetledi:
“2012 Ocak ayında MİT’ten kişiye özel gizli bir paket geldi. Dinleme cihazı bulunmuş. Menşei nedir, kim üretmiş, ne zaman kullanıma girmiş gibi sorulara cevap vermemiz isteniyordu. MİT’in işi bu, ya böcek koyar ya bulur. Bize böceğin konulduğu silikonun ne zaman katılaştığı noktasında bir analiz yapılıp yapılmayacağı soruldu. Daha sonra MAM’da görevli Hamza Turhan incelemede bulundu, Gökhan Vıcıl da elektronik inceleme yaptı. Ben de üst yazıyı yazdım. Özetledik koyduk. 2012 Şubat gibi cevabı yolladık. 2012 Haziran aylarında Başbakanlık Teftiş Kurulu’ndan aradılar, sözlü bilgime başvurmak istediklerini söylediler. Konuyu çıtlattılar. Böcek olayını ancak orada öğrenmiş olduk. Tekrar yazı geldi. Analizin doğru olup olmadığı noktasında bir rapor istendi.
2013 Kasım ayında tekrar teftiş kuruluna davet edip yazılı ifademi aldılar. İçlerinden bir müfettiş arabama kadar refakat etti. Geçirirken bana rapordan hoşlanılmadığını söyledi. ‘Biraz takvimin geriye doğru gelmesi gerekiyor, senin için hoş olmaz, görevinden alınırsın’ dedi. Kasım ayında müfettiş beyle telefon görüşmemiz oldu, yine tehdit edildim. Konuyu ciddiye almadık. 3 yıl geçmiş bir raporun değiştirilmesi mümkün değildi. 17 Aralık’tan sonra bakanımız değişti. Beni hedefe koydu. Gideceksin dedi. Ben de o zaman olayları anlamaya başladım. Yerime gelen kişi beni ziyaret etti, ‘İstifa etmen gerekiyor, siyasiler seni istemiyor’ dedi. Ben de 20 Şubat’ta meşhur açıklamamı yaptım. Aynı gün beni işten attılar. Yıllarca elektronik istihbarat ve kriptoloji konusunda çalıştım. Bir yerde böcek bulunursa sökülmez. Oradan sökerseniz kanıtı yok edersiniz. Oradan sökmeyip zayıf sinyal verdirerek dinleyen adamı yakalarsınız.
Kendisini tehdit eden Başbakanlık Teftiş Kurulu müfettişinin ‘Mehmet Emin Baysa’ olduğunu ifade eden Hasan Palaz, bu konuyla alakalı suç duyurusu yapıp yapmadığını sorulması üzerine de, “Yapsam ne olacak, savcıya ifademde bildirdim. Savcı işlem yapamadı.” cevabını verdi. İfadesini alan savcının tehdit ile ilgili ifadeleri tutanağa geçirmek istemediğini, son anda müdahale ettiklerini belirtti.
ZAMAN