Deneyimli teknik adam ilk olarak, "Yabancı konusunda, dün kulüp temsilcilerimiz ile yaptığımız toplantıda bana saygı ile, sevgi ile davranan, emeğe saygı gösteren, tecrübeye saygı gösteren kulüp başkanlarına teşekkür etmek istiyorum" dedi.
Fatih Terim'in açıklamalarının tamamı ise şu şekilde:
"Düşündüm, taşındım, böyle bir çağdaş futbolda takım yönetimi ile bir başlık yaptık. Zaten Gerrard Houlier, Avrupa'da olanlar ile ilgili gerekli bilgiyi size verecek. Zaman zaman kendi hayatımdan yaşanmışları vereceğim ki, size iyi örnek olsun. Bu arada beraber top oynadığım, benim antrenörlüğümü yapmış hocalarımı da selamlıyorum."
24 SENEDE DEĞİŞENLER…
"1990 ile 2014 arasında çok şeyi değiştirdik, çok şeyi beraber yaşadık. Bu arada, aşağı yukarı 20'ye yakın oyuncu göndermişiz Avrupa'ya. Allah Allah bu kadar çok muydu? Bir Arda'yı konuştuğumuz için böyle.
Bayağı bir grup göndermişiz. Yakın bir süre olsa da gitmişler. O dönem ne yapmıştık? 300-500 tane oyuncu bulmuştuk, bunların içinden 30-40 tane üst düzey yetenekli çıkmıştı. Demek ki, biz ortaya bir felsefe koymuşuz. Teknik adamın önce bir felsefesi olmalı. Bu felsefe içinde, kendine yardım edecek bir de o gayeye yardım edecek arkadaşlarını seçer. Bu felsefe oyun felsefesi olabilir ve olmalıdır."
Şahsım adına geliştirdiğim felsefe şuydu. Ben yetenekli bir takımda oynadım, ancak hiç yenilgilere mani olamadım. Kendi kendime sebep aradım, 10 kişi ile defans oynadığımızda da mani olamadım. O zaman hücum ile mağlup olalım dedim olacaksak. Özellikle kulübe geçtiğimde, her yerde bir felsefe koyduk ama, geliştirerek devam ettik. Ben kulübe geldiğim zaman, 14-15 takımın başında yerli yoktu. Şu gün bakıyoruz, 18'in 14-15-16'sı Türk. Demek ki bu süreci Türk antrenörlüğü iyi geçirmiş. Her başı sıkıştığında yabancı antrenör tercih etmek isteyenler, bize güvenir olmuş. Bu şansı da veriyorlar. Ancak kendimizi geliştirmekten geri durmamalıyız. Ancak kendimizi geliştirmeliyiz, futbol daha hızlı değişmeye başladı.
"ŞENES ERZİK'TEN RİCA ETTİM"
Takımın arkasındaki takım diyebileceğimiz staff'ımız, vazgeçilmez oldu. Milli Takım'da 35 tane staff vardı, bugün daha da fazlalaştı. Yeni meslekler koyduk. Analiz, scout, fizik kursları ve sempozyumları açıyoruz.
Şenes Bey'den kaleci antrenörlüğü için ricaya gittim. A Milli Takım'da da, Ümit Milli Takım'da da aynı gün içinde, ayrı ayrı 4 kaleciyi ben çalıştırıyordum, ama bir kaleci antrenörü gibi çalıştıramıyordum tabii ki. Geniş futbol düşüncesinde söylediğim mevkilerin de yeri oturacaktır. Artık performans ekibiniz, sağlık heyetiniz, iletişim uzmanınız olmak zorunda. Destek ekipleri sizin önemli yardımcınız ve daha da genişleyecek.
Kafama koyduğumda, hatta şöyle bir lafım vardır, yenilmek kolay, yenmek olay diye. Benim felsefem buydu. Bizimkiler biraz garanticidir. Bulunduğum bütün takımlarda, bu dediğimden vazgeçmedim. 32 yaşında, Ankaragücü antrenörü olduğumda da, bu sözlerin 3 kelime azını söylemişimdir. Hücum adına girişimler sağladım. Arkadaşlar, niye özellikle antrenör felsefesi diyorum. Eğer inanıyorsanız, denemekten, geliştirmekten vazgeçmeyin. Zaman zaman burada, hep başarılarla geçmedi, başarısız dönemler de oldu. Ancak hiçbir zaman bundan geriye düşmedik.
Sene 1998 ve ben arkadaşlarım ile beraber böyle bir şeye cesaret ettim. Sadece Ali Sami Yen'de değil, dışarıda da aynısını oynadık ve geliştirerek devam ettik. Demek ki, sevk ve idarede bir defa felsefenizi, oyun anlayışınızı, beraber çalışacağınız arkadaşları, çağdaş ortama ayak uydurmayı benimsemeniz gerekir. Bizim için kararlar çok basit değildir. Kulübede 1 saniyede karar vereceksiniz, öyle karar değil. Anternör kararlı olmalıdır, kararı verdikten sonra da uygulamalıdır. Tabii bunun sonuçlarına da katlanmalıdır.
"OYNAMAYI AMAÇLAYIN" TAVSİYE…
Şimdi o gün şunu hatırlayalım, dar alanda oynamak isteyen bir takım vardı. Şimdi neden söylüyorum, bazı takımların oyununu çok seviyoruz ve örnek de alıyoruz. Eğer güzel oynamak istiyorsanız, sonunda bir alıcı bulursunuz. Yok bu oyunu nasıl olursa olsun kazanayım, 18'den dışarıya çıkmayayım… Bunun alıcısı fazla olmaz, sizi çok mutlu da etmez. İnsanlar bulunduğu takımlarda, yapabileceğinin maksimumunu yaparlar. Küçük ya da büyük dokunuşlarla o takımları istediği noktaya getirirler. Anadolu'da bazı arkadaşlar da bunu yapıyor. Şunu öğütlüyorum, oynamayı amaçlayın, bir gün kazanacaksınız.
10 kişi kendi sahasında topun arkasında. Zaman zaman olabilir mi, evet. Amaç nedir burada, ya ben bekleyeyim, ki günümüzde kontra atak önemli bir silah. İleride karşıla, 10 kişi. Topun arkasında her 10 kişi oynayan doğru oynamıyor. Elbette herkes gelmeli, o pozisyonda gerekli olanı yapmalı. Ama siz kafa yormalısınız. Çok yetenekli bir oyuncuyu dinamo gibi gider, getirirseniz verimli olabilir mi? Hagi olabilir bu, Sergen olabilir bu, Okan olmaz, bana bakıyor ama…
Bugün Robben'i örnek veriyoruz, sağ bek gibi gidip geliyor. Ronaldo'yu gösteriyoruz, o da gidip geliyor. Artık dünya yetenekli oyuncuların da diğer oyuncular kadar koşmasını istiyor. Her şey koşmak mıdır, hayır, doğru koşmak diye de bir kavram vardı. Futbol bize artık, topun bizde kalmasını ama, ayakta fazla kalmamasını emrediyor. Bunun için de gelmeden düşünen oyunculara ihtiyaç var.
"B, C, D PLANI OLMALI
Göstermediğiniz bir şey isteyemezsiniz. Futbol sürprizler oyunu olduğu için, her zaman çalışmadığınız yerden çıkacaktır. Bazı Avrupa takımlarını gerek milli takımlarda, gerek UEFA ve Şampiyonlar Ligi'nde seyrettiğimiz takımlar var. Öyle bir kalıp koyar ki, bir adım dışına çıkmaz. B,C,D planınız gerekirse olmalı. Oyundaki çeşitlilikler derken, bunu anlatıyorum. Son dakikalarda santroforun kafaya gitmesinin sebebi, yeni bir şeyler aramaktır. Yeni bir şeyler aramaktan korkmayın.
"RAKAMLARA BAĞLI KALMAYIN"
11 tane yetenekli oyuncu, kaleci varsa koyarım. İnanın arkadaşlar o bunu yapamaz, o burada oynayamaz devri kapanmıştır. Eğer böyle bir zaaf ortaya çıkarsa, bu oyuncu zaafı değil, antrenör zaafıdır. Kimse anasının karnında o mevkide doğmadı, ihtiyaç olduğu zaman o mevkide oynayacak. Siz de daha iyi performans alabileceğim yer var mı diye düşüneceksiniz. Rakamlar sizi meşgul etmemeli, futbol enstantane oyunudur. Hiçbir zaman rakamlara bağlı kalmayın.