Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada "Duble yolları yaptılar, yollar kapanmasın diye. Bir kar yağdı. İzmir-İstanbul yolu 24 saat değil tam 47 saat ulaşıma kapandı. Sibirya mı burası" dedi
İşte CHP liderinin açıklamalarından satırbaşları:
Bütün dünya düşüncenin özgürce ifade edilebildiği bir dünya istediğini Paris’teki görkemli yürüyüşte dünyaya gösterdi. Teröristler, terörü İslam adına yaptıklarını söylediler. Ama dünyanın devlet başkanları İslam ile terör arasına mesafe koydular. Başta Hollande ve Merkel olmak üzere böyle bir mesafe koyduğu için onlara teşekkürlerimizi sunuyoruz. Terörle mücadele konusu artık bir ülkenin iç işi değildir. Terörün nerede kimi nasıl vuracağı belli değildir. Dünya güç birliği yapmak zorundadır. Terör bir insanlık suçudur. Nereden ve kimden gelirse gelsin.
"LÜTFEN LAİKLİĞİ BENİMSEYİN"
İslam dünyasında laikliğin ne kadar önemli olduğunu terör bize göstermiştir. Büyük önder Atatürk’ün daha o yıllarda laikliği Türkiye’ye getirmesi İslam dünyasında Türkiye’nin öncü rolü üstlenmesini sağlamıştır. Bütün İslam dünyasına sesleniyoruz. Lütfen laikliği benimseyin. Laiklik inançların güvencesidir. İncinsen de incitme diyor büyük bir din adamımız. İslamı barış olarak algılıyoruz biz. Kimseye kötülük yapmayacaksın, kimseyi kırmayacaksın. İslamiyet budur. Eline silah alıp masum insanları öldürmek İslamiyet değildir.
"ATAMA BEKLEYEN ÖĞRETMENDİ, POLİS OLDU"
Terör bir aylık zaman diliminde Nijerya’da 2000 insan katledildi din iman adına. Allah’ın yarattığı varlığı Allah adına öldürüyorsunuz. Sultanahmet’te bir canlı bomba bir polisimizi şehit etti. Atama bekleyen öğretmendi, polis oldu. Türkiye terör konusunda hep mesafeli durdu. Cihatçı grupların yuvalandıkları yer Afganistan, Pakistan’dı. Ama yanlış bir Suriye politikası ile o radikal grupların gelip Türkiye’ye komşu olduklarını gördük. Defalarca uyardık, "Yapmayın" dedik. Her seferinde bizi "Baasçısınız" dediler. Neden Baasçı olalım. Laiklikten, kadın-erkek eşitliğinden, özgürlükten yanayız.
"ADAM DEĞİLLER"
Katar’dan para aldılar, ellerine silah verdiler, git Suriye’de kardeşini öldür diye. İlk fatura Cilvegözü’nde, sonra Reyhanlı’da çıktı. Sıkılmadan arlanmadan CHP’yi sorumlu tuttular. Sonunda mahkeme ‘CHP’nin hiçbir sorumluluğu yok’ dedi. Çıkıp özür dileyecekler mi? Adam olsalar özür dilerler. Ama adam değiller, ne diyeyim.
Mısır’ın da içişlerine müdahale ettik. En sonunda Mısır’ın yanında Türkiye ve Katar vardı. Katar da vazgeçti, Mısır’ı tanıdı. Kahire’de Türkiye temsil edilmiyor. Kim yapıyor bunu? Biz mi yapıyoruz. Bizim yapacağımız uyarmak. ‘’İlk kez Türkiye dış politikada ayrışıyor’’ dedik. Ama bizi dinlemediler.
"KADDAFİ'YE İHANET ETTİK"
Libya bizim dostumuzdu. Kadim dostumuzdu. En zor günümüzde Kıbrıs çıkarmasında bütün kapılarını Türkiye’ye açtı. Biz ne yaptık? Kaddafi’ye ihanet ettik. Arkadan hançerledik. Kim? AKP arkadan bıçakladı. Libya ile ortak şirketlerimiz vardı. Yatırımlar yapılıyordu. Oturup düşünmemiz gerekiyor. Dış politikada yalnız kaldılar. Bizim yalnızlığımız deeğerli bir yalnızlıktır dediler. Hangi değerli yalnızlık? Diğer ülkelerle samimi ve içten bağlantı kurarsanız sizin saygınlığınız olur.
Davutoğlu Fransa’ya gittiğinde bazı çevreler tarafından acımasızca eleştiriliyorsa oturup kendine bakması lazım neden eleştiriliyorum diye. IŞİD’in terör örgütü olduğunu bir tek AKP kabul etmiyor. Neden kabul etmiyorsunuz? Masum insanları kesmek ne zamandan beri terör kapsamından çıktı.
"SINIRLAR YOL GEÇEN HANINA DÖNDÜ"
Türkiye uyuyan hücrelerin yuvası halinde şu anda. Paris saldırısından sonra AKP’nin her kanadından benzer olay Türkiye’de de olabilir kaygısı dile getirildi. Siz terör örgütlerine silah verdiniz. Rize’den baba arıyor beni ‘Oğlum Suriye’de öldü, bu devlet neden sahip çıkmıyor’ diye. Hiçbir zaman CHP Genel Başkanı olarak Suriyeli mültecilerle ilgili ‘Neden geliyorlar’ diye bir soru sormadım. Ama o sınırlar terör örgütü mensupları için yol geçen hanına döndü. Türkiye’de eğitildiler. İtirazımız buna.
İşsizliğe bakın. En temel sorun. Başbakan’ın veya bakanların ağzından şu işsizliği çözelim diye bir cümle duydunuz mu? Parti sözcümüz Varan-3 diye dün bir grup belge daha açıkladı. Bunların çocukları hiçbir sınava girmeden doğrudan doğruya devlet memuru atanıyor. Kendi çocuğun işsizse, atama bekliyorsa onların çocukları sınavlara dahi girmeden atandılar. Senin çocuğun sınava girdiği halde atanmıyor. Burada bir adaletsizlik var diyorsan adresin belli: CHP.
Çocuğunu kursa göndermiş. Boğazından kesmiş. Dünya kadar para ödemiş. Bekliyor devlet memuru olacak. Birileri sınava girmeden eş, dost, akraba devlete memur yapıyor. Bekliyorum acaba cevap verecekler mi diye. Ses yok.
"BİR KAR YAĞDI…"
En çok övündükleri duble yoldu. Ulaştırma Bakanı kadar ciddi itirafı görmedim. Duble yolların yüzde 80’i 2-3 yıl dayanan kaplamadan oluşuyor diye Plan ve Bütçe Komisyonu’nda.. Duble yolları yaptılar, yollar kapanmasın diye. Bir kar yağdı. İzmir-İstanbul yolu 24 saat değil tam 47 saat ulaşıma kapandı. Sibirya mı burası. Ben havuz medyasından sorumlusu CHP’dir diye haber atarlar diye bekledim. Akıllarına gelmemiş herhalde ki böyle bir haber çıkmadı. Neyse ben şimdi söyleyeyim de yarın manşet yapsınlar ‘Yolları kapatan CHP’ diye. Şimdi birbirlerini yiyorlar. Okullar kapatılırdı, kapatılmazdı diye. Yollar bu hale geldi de ne yaptılar? E malı götürdüler. Yolsuzluklar yaptılar. Hangi bakan ne kadar rüşvet aldı. Savcılığın gönderdiği yazı bu.
Çağlayan: 19 Mart 2012 ilk rüşveti aldığı tarih. Aldığı rüşvetler: 6 milyon dolar, 3 milyon TL, 300 bin İsviçre Frangı. Bir de piyano. Piyanoyu büyük ihtimalle komisyon başkanına hediye etmiştir. Komisyon başkanına da onu hediye etsin. E o da çok uğraştı bunları beraat ettirmek için
Güler: 25.10.2013 son rüşveti aldığı tarih
Egemen Bağış: En masumu bu. O yüzden bakara makara ile uğraşıyor herhalde. 19 Nisan 2013 ilk rüşveti aldığı tarih. Toplam çikolata kutusunda 1.5 milyon dolar götürmüş.
"TELEVİZYONUN YAYIN YAPMADIĞI GÜNE GETİRECEKLER"
Hakkı Köylü’ye bu dosya geliyor. 13.10.2014’te Köylü, Maliye Bakanlığı’na yazı yazıyor. Gerek Çağlayan, Bağış ve Güler malvarlıklarıyla gelirleri arasında ciddi bir orantısızlık olduğunu tespit ediyor. Uzman bilirkişi isteyen Komisyon Başkanı. Uzman bilirkişiyi Maliye’den istiyor. Delil var mı diyorlar. Delili senin bakanın. Onun görevlendirdiği kişi. 22 Aralık’ta büyük ihtimalle 23 kişiyi Yüce Divan’a göndereceklerdi. Sonra araya birileri giriyor, toplantı erteleniyor. Sonra suç unsuru yoktur diyorlar. Ahlak, din, iman, vicdan, Allah sevgisi, kul sevgisi yok. Bize ‘biz hırsızları koruduk, siz de ses çıkarmayın’ diyorlar. Şimdi Genel Kurula gelecek. Televizyonun yayın yapmadığı güne denk getirecekler büyük ihtimalle.