Pekin yönetimi, petrol fiyatlarına bağlı olarak Çin'in enerji ithalatı tutarının düşmesi nedeniyle enerji maliyetlerini de düşük seviyelere indirdi. Petrol fiyatlarının düşmesi, ülkede doğrudan üretim maliyetlerinin düşmesine, dolayısıyla ürettiği tüm ürünlerdeki enerji maliyetlerinin azalmasına neden oldu.
"Dünyanın fabrikası" konumundaki ve en hızlı büyüyen ekonomilerden Çin'de, bu durumun ülkede istihdama yansıması bekleniyor. Yıllık Otomobil satışlarının 20 milyona yaklaştığı Çin, dünya enerji tüketiminde başı çekiyor. Petrol fiyatlarının düşüşü ülkenin geçen yıl yaptığı petrol ithalatı maliyetini neredeyse yarıya düşürdü.
Dolayısıyla ülke petrol fiyatlarındaki düşüş devam ettiği sürece daha yüksek ticaret fazlası verecek. Bu da ülkenin potansiyel rezerv artışını mümkün kılacak.
Diğer yandan petrol fiyatlarındaki düşüşün geçen yıl mayısta Çin'in, Rusya ile yaptığı 400 milyar dolarlık doğalgaz anlaşmasında Pekin yönetiminin elini güçlendirmesi bekleniyor. Zira doğalgaz fiyatları ile petrol fiyatları birbiriyle ilişkili ve doğalgazın birim fiyatının petrol fiyatlarına endeksli olması, Pekin yönetiminin düşen petrol fiyatlarıyla doğalgaz alımındaki pazarlık gücünü yükseltecek. Bu da enerji alımlarında Çin'e büyük bir ek pazarlık gücü katacak.
Çin açılımının genel çerçevesi
2008 küresel mali krizinin ardından Çin'de ticarete konu olan birçok sektörde kapasite fazlası bulunuyor. Hali hazırda 4 trilyon dolar civarında milli rezerve sahip ülke, hem rezervlerini daha verimli alanlara yatırabilmek hem de üretim kapasitesini daha etkin kullanabilmek için dünyaya açılımını bölgesel değil, genel çerçevede değerlendiriyor. Bu anlamda enerji ihtiyacını karşılayacağı ülkelerle kurduğu kazan-kazan ilişkilerine öncelik veriyor.
Dünyaya açılımında belirlediği "master plan" çerçevesinde Afrika'da izlediği yolun benzerini Güney Amerika coğrafyasında da kullanıyor. Yani enerji ve ticaret anlaşmaları yaptığı bölgelere aynı zamanda yatırım ve kredi sağlıyor. Ayrıca Çin'in ticaretteki "eşsiz enstrümanı" olan büyük devlet şirketleri de bu ülkelerde kurduğu işletmelerle istihdam da oluşturuyor. Çin ve Latin Amerika arasındaki ikili ticaret, son 10 yılda 20 kat büyürken dünyada petrol fiyatlarının düştüğü bu dönemde Pekin yönetimi, Latin Amerika ülkelerinden liderleri ve bakanları ülkesinde ağırladı. Çin'de yapılan Çin-CELAC bakanlar toplantısına, CELAC üyesi ülkelerden 22 dışişleri bakanının yanı sıra Venezuela, Ekvador ve Kosta Rika devlet başkanları ve Bahamalar başbakanı katıldı.