güvenlik paketi’ olarak bilinen ve TBMM İçişleri Komisyonu’nda kabul edilen torba yasadaki bir düzenlemeyle seyahat özgürlüğü ortadan kalkıyor. Paket yasalaşırsa, 12 Eylül askerî yönetimi döneminde olduğu gibi polisler mahkeme kararı olmaksızın yol kesip üst ve araç araması yapabilecek. Bunun için mülkî amirin iznine ihtiyaç duyulmayacak. Aramada ‘makul şüphe’ kriteri de bu düzenlemeyle ortadan kaldırılıyor. Böylece polis, istediği kişileri bir suç şüphesi olmasa bile arayabilecek.
Üst ve araç aramasında 12 Eylül 1980 askerî darbesi dönemine dönülmesini içeren yasal düzenleme TBMM İçişleri Komisyonu’nda kabul edildi. ‘İç güvenlik paketi’ olarak adlandırılan torba yasada yer alan düzenlemeyle seyahat özgürlüğü ortadan kalkıyor. Düzenlemeyle 12 Eylül askerî yönetiminde olduğu gibi polisler mahkeme kararı olmaksızın yolu kesip insanları aşağı indirip üst ve araç araması yapabilecek. Bunun için mülkî idare amirinin dahi iznine ihtiyaç duyulmayacak. Aramada ‘makul şüphe’ kriteri bile bu düzenlemeyle ortadan kaldırılacak. Böylece polis, istediği kişileri herhangi bir suç şüphesi olmasa dahi arayabilecek.
2559 sayılı Polis Vazife ve Salâhiyet Kanunu’nun (PVSK) 9. maddesinde yer alan düzenlemede, aramalar sulh ceza hakiminin usulüne göre verilmiş kararı veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde mülki amirin vereceği yazılı emirle yapılabiliyor. Mülki amirin kararı da 24 saat için hakimin onayına sunuluyor. Ancak PVSK’nın 4/A maddesine getirilen düzenlemeyle ise polisin keyfi arama yapmasına olanak tanınıyor. Söz konusu maddede, “El ile dıştan kontrol hariç, kişinin üstü ve eşyası ile aracının dışarıdan bakıldığında içerisi görünmeyen bölümlerinin aranması; İçişleri Bakanlığı tarafından belirlenecek esaslar dâhilinde mülki amirin görevlendireceği kolluk amirinin yazılı, acele hallerde sonradan yazıyla teyit edilmek üzere sözlü emriyle yapılabilir.” ifadelerine yer veriliyor. Kolluk amirinin kararı 24 saat içinde görevli hakimin onayına sunulacak. Söz konusu düzenlemeyle, üst ve araç aramasında beş açıdan geriye dönüş yaşanacak.
Birincisi, mevcut mevzuatta gecikmesinde sakınca bulunan hallerde mülki amirin yazılı izni gerekirken yeni düzenlemede mülki amirin yetkisi kolluk amirine devrediliyor. İkincisi, bu arama için şart olan yazılı emir, sözlü emre dönüştürülmektedir. Sözlü emrin daha sonra yazıyla teyit edilmesi imkanı getirilse de oluşacak keyfi aramaların önüne geçilemeyecek. Üçüncüsü, arama talep yazısında arama için ‘makul şüphe’ sebeplerinin oluştuğunun gerekçeleriyle birlikte gösterilmesi gerekirken bu şart kaldırılıyor. Böylece polis memurunun herhangi bir şüphe bile olmaksızın arama yapmasının önü açılıyor. Dördüncüsü, arama kararlarında veya emrinde bulunması gereken aramanın sebebi, konusu ve kapsamı, yapılacağı yer ve zaman, geçerli olacağı süre ile ilgili sınırlamalar kaldırılıyor.
VALİNİN YETKİSİ KOLLUK GÜÇLERİNE DEVREDİLİYOR
Beşincisi ve en vahimi de, mevcut durumda sadece acele hallerde valiye verilen yetki, taslak ile kolluk amirine veriliyor. Durumun ‘acele’ olması hâli dahi aranmıyor. Acele olan hallerde ise sözlü emirle arama yapılmasına imkan tanındığı için aramanın hakim iznine bağlı olmasını tamamen ortadan kaldıracak bir durum meydana getiriliyor. Bu durum kişilere tanınan hukuki teminatın kalkması anlamına geliyor. Sözlü emrin daha sonra yazıyla teyit edilebileceği belirtilse de bunun için kanunda bir süre sınırlaması tanımlanmıyor.
ZAMAN