NTV yollarına düştüğümde bilmiyordum hayatımın “en iddialı” röportajlarından birisini yapacağımı. Milliyet Gazetesi ve NTV’nin futbol yorumcusu Uğur Meleke, röportaj yapmak için futbol gündeminin hâlihazırdaki sıcaklığında en mantıklı karardı sanırım.
Röportajın yapılacağı yer beğenildi önce. NTV’nin kafeteryası bu iş için gayet uygundu. Sorular keskindi ama cevapların da keskin olacağını düşünmedim doğrusu…
“Spordan anlamam ben” bahanesinin arkasına sığınıp soru hazırlama işini Serkan Talan’a bırakınca işin seyri de değişti elbette. Soruları hazırlayan da, cevapları veren de futbolu sevenler olunca bana da sadece sormak ve dinlemek kaldı.
Hem sordum hem dinledim.
Futbolla ilgili bir sürü şey de öğrendim. Fatih Terim işinden her ay 110 milyar para kazanırken Yunanistan’ın ve benzer büyük milli takım çalıştırıcılarının bizim teknik direktörümüzden 3–5 kat daha fazla kazandığını mesela…
Biraz şaşırdım mı ne? Evet, şaşırdım!
Daha neler neler! Meleke’nin süper ligdeki yabancı sınırlamasına karşı olduğunu öğrendim. Anadolu’dan bir takımın da aslında şampiyon olabileceğini, hükümetle sürekli karşı karşıya gelen Haluk Ulusoy’u güçlendirenin de aslında yine hükümet olduğunu ve yerli futbolcuların kendilerini geliştirmediğini öğrendim.
Öğrendim, öğrendim, öğrendim!
***
Röportaj: Muaz Kalaycı, Genel Yayın Yönetmeni
Redakte: Esra İşeri
***
LİGİMİZİN DÜZEYİ ÇOK YÜKSEK DEĞİL
— Türkiye Milli takımında oynayan futbolculara baktığımızda çok sayıda dışarıda oynayan futbolcuları görüyoruz. Kendi ligimizde milli takım kapasitesinde olan futbolcu sayısını nasıl buluyorsunuz?
Esasta dışarıda çok sayıda futbolcumuz yok. Yurtdışında oynayıp son maçlarda düzenli sahaya çıkan 3 oyuncudan yukarı çıkmadı. Bizim lejyoner sayımız yani Avrupa’nın üst düzet liglerinde oynayan oyuncu sayımız ki çok az ki, bu da bizim önemli bir dezavantajımız. Çünkü Macar milli takımında 5 büyük ligde oynayan 7 oyuncu vardı. Malta milli takımında bile 5–6 oyuncu vardı. Moldova milli takımında Ukrayna ve Rusya milli takımında oynayan oyunculardan kuruluydu. Özellikle İngiltere, Almanya, İtalya’yla kıyasladığınızda bizim ligimizin düzeyi çok yüksek değil. Bir İngiltere ligi maçı izledikten sonra Türkiye ligi sanki ağır çekim gibi geliyor. Büyük bir fizik kalite farkı var. Büyük bir fizikalite farkı var. O yüzden Almanya’da İngiltere’de oynayan daha fazla oyuncumuz olması lazım. Onlardan daha fazla faydalanmamız lazım diye düşünüyorum.
“YUNANİSTAN MİLLİ TAKIM HOCASI FATİH HOCANIN 5 KATINI ALIYOR”
— Milli Takım formasını giymek hayalini taşıyan ve bu amaç doğrultusunda gayret sarf eden binlerce sporcu varken, bu seviyeye ulaşmış futbolculara milli takımda verilen paralar fazla değil mi?
Primlerden bahsediyorsak bu çok tartışılıyor. Örneğin, Yunanistan-Türkiye maçı öncesi bana bir yayında sorulmuştu. Yunanistan muhabirimiz Yorgo’yla konuşmuştuk. Yunanistan’daki milli takım primi de 250 bin Euro’ymuş. Burada 50 bin Dolar’dan bahsedilirken orada 250 bin Euro’ymuş. Futbolcular tabiî ki ulusal formanın hayalini kurmalı, tabi ki içten gönülden oynamalı. Neticede bunlar da işçi ve meslekleri bu. Bu işten para kazanıyorlar. Başka para kazanacak kaynakları yok. Ben bunların üzerinde çok fazla durulmasını anlamlı bulmuyorum. Mesela milli takım hocasının maaşı 110 milyar. “Çok değil mi?” diyorlar; “İşte asgari ücretin şu kadar olduğu bir ortamda.” Tamam da asgari ücretle kıyaslayamazsın ki! Dünyadaki bütün milli takım hocalarının maaşlarına bakıyorsun. Yunanistan milli takım hocası Fatih Hocanın 3-5 katını alıyor. Zaten bunun karşılığı bu. Fatih Hoca olmasa Ahmet hoca olsa o da aynı parayı alacak. Veya Ahmet hoca değil, Richard olsa daha fazla para alacak belki. Yani bunlar çok hamasi laflar realist değil.
DEVLET, HALUK ULUSOY’U GÜÇLENDİRDİ
— O zamanın Spordan sorumlu devlet bakanı Mehmet Ali Şahin’in Federasyon hakkında açıklamalarda bulunması Haluk Ulusoy aleyhine olmasına rağmen güçlendirdi mi?
Güçlendirilmiştir. Dünya standartlarını yakalamak lazım. Federasyonun özerkliğine gölge düşüren 31. madde var. Israrla 31. maddeyi değiştirmediler. Şimdiki Spordan Sorumlu Devlet Bakanı ilk icraat olarak 31. maddede değişiklik yapıyor. Futbol federasyonunun özerkliğini kuvvetlendiriyorlar. Dünya nereye bakıyorsa oraya bakmak zorundasın. Türkiye, komünist düzenle yönetilmediğine göre, tüm bunları tek başına değerlendirmek mümkün değil. Dünyada futbol özerk yönetimlerle yönetiliyorsa bizde de öyle olacak. Evet, Ulusoy’u güçlendirdi. Doğru yapmadılar. Keşke gerekeni yapsalardı.
MİLLİ TAKIMIN BAŞINDA YABANCI HOCA DA OLABİLİR
— Milli takımın son maçlarında aldığı kötü sonuçların ardından Fatih Terim tartışılmaya başlandı. Terim’in görevi bırakmasını isteyenler olduğu gibi alternatifi olmadığını söyleyenlerde oldu. Terim’in Türkiye’de alternatifi var mı?
Mutlaka var yani. Hiç kimse dünyada alternatifsiz değil. Mezarlıklar alternatifsizlerle dolu. Fatih Hocanın Türkiye’de de, dünyada da alternatifi var. Milli takımların çoğunda yabancı hocalar çalışıyor. Yabancı hoca da olabilir. Milli takım için birçok kıymetli yerli hoca da var. Ama zaman bunu düşünme zamanı değil. Daha Fatih Hoca görevini doldurmadı. İnşallah milli takım Norveç’i ve Bosna’yı mağlup edip Euro
“YERLİ FUTBOLCULAR YABANCI KISITLAMASINDAN DOLAYI KENDİNİ GELİŞTİRMİYOR”
— Yabancı futbolcu sayısının arttırılması ile Türk futbolunun geriye gittiğini düşünüyor musunuz? Birde tabi İddia konusu var. Özellikle son 2 yıldır baktığımızda kulüplerin 3 büyük takıma karşı daha iyi mücadele ettiğini görüyoruz. Burada yabancı sayısı düşürülerek alttan gelen futbolculara bunu fırsat bilerek daha çok şans verilemez mi?
Düşünmüyorum. Serbest Pazar ekonomisi… Bir Vestel televizyonu SABA televizyonundan hem daha kalitesiz, hem daha pahalı ise kimse beni yerli diye Vestel televizyon almaya zorlayamaz. Yerli futbolcuların fiyatlarını ben öyle değerlendiriyorum. Çok yüksek paralar alıyorlar. Yabancı sınırlamasından dolayı kendilerini geliştirmiyorlar.
“YABANCI SINIRLAMARI KALDIRILSIN”
Yabancı sınırlaması kalkmalı. Yerli oyuncularımız burada forma şansı bulamıyorsa gitsinler Bulgaristan’da oynasınlar, İsviçre’de oynasınlar, Finlandiya’da oynasınlar. Oralarda oynayıp milli takıma dönsünler. Bu her meslek grubunda böyle yani. Bir doktor burada çalışmak için yeterince iyi değilse, çalışma şansı bulamıyorsa gidip yurtdışında çalışacak. “Yerli doktor konuşlandırma şartı” diye bir şey söz konusu olmaz. Yerli gazeteci konuşlandırma söz konusu olamaz. Bir gün Richard gelip benim işimi elimden alabilir ve ben gidip Bulgaristan’da çalışmak zorunda kalabilirim. Futbol için de aynı şey geçerli.
Alttan gelen futbolcular daha iyi ve yeterli olacak ki yabancıdan o formayı alacaklar. Ben herhangi bir yasağın dünyada bir fayda getirdiğini görmedim. Bu yüzden yabancı sınırlandırmasına karşıyım.
“BEŞİKTAŞ İÇİN GRUPTA 3. OLMAK BAŞARIDIR”
— 2 takımımız; Fenerbahçe ve Beşiktaş şampiyonlar liginde mücadele ediyor. Sizce Beşiktaş ve Fenerbahçe takımlarından hangisi gruptan çıkar?
İki takımımızın da gruptan çıkması çok büyük bir başarı olur. Çünkü Türk futbolunun düzeyi henüz şampiyonlar liginde ilk 16’ya girecek durumda değil. Ama Fenerbahçe çok yaklaştı. Özellikle PSV’nin hocasının istifa etmesinin ardından Fenerbahçe’nin şansını çok yükseldi. Artık gruptan Fenerbahçe’nin çıkabileceğini düşünüyorum. Beşiktaş için grupta 3. olmak başarıdır. Mart’ta Avrupa’da olmak inşallah iki takımımıza da nasip olur. En azından UEFA’da devam ederler.
GALATASARAY GRUPTAN EN AZINDAN 2. VEYA 3. OLARAK ÇIKACAKTIR
— Bu arada UEFA kupasını kazanan Türk takımı olma unvanını elinde bulunduran Galatasaray’ın UEFA ön eleme karşılaşmalarında grubunda favori görülmesine rağmen ilk maçına mağlup olarak başlaması gruptan çıkma şansını azaltır mı?
Galatasaray’ı favori gören biziz. Torbalardan takımlar seçiliyor. Galatasaray üçüncü kategori takımlarından. Birinci torbadan Bordeaux geldi, ikinci torbadan Avusturya Wien, üçüncü torbada Galatasaray vardı. Bize göre Galatasaray gerçekten bu yılın favorisi olsaydı birinci torbada olmalıydı. Birinci torba takımı içerde üçüncü torba takımını yendi. Bizden başka kimse de buna şaşırmadı. Dünyada doğal bir haber olarak algılandı bu. Galatasaray’ın Bordeaux’a karşı kaybetmesi normal ama Galatasaray gruptan en kötü 2. veya 3. olarak çıkacaktır.
ÜÇ BÜYÜKLER HARİCİNDEKİ TAKIMLAR İYİ YÖNETİLMİYOR
— Bir İspanya ligine baktığımız zaman neredeyse 10 takımın Avrupa hedefi olduğunu lig boyunca görüyoruz. Bizde bu sayının artması için eksik olan nedir
İspanya’dan da yedi takım Avrupa’ya gidiyor. Dolayısıyla 10 takım olma iddiası normal. Bizden sadece 4 takım gidiyor. Hatta ligden üç takım, kupadan ise bir takım gidiyor. Ama bizde sorunun başka bir boyutu daha var. Bizim Anadolu takımlarının şöyle bahanesi var; “Bizim bütçelerimiz 15–20 milyon dolar. Büyüklerin 80–90 milyon dolar. Biz onlarla nasıl baş edebilelim.” Halbuki dünyadaki benzerlerine bakıyoruz 15–20 milyon dolarlarla İspanya’da, Almanya’da, İsviçre’de takımlar çok iyi işler yapıyorlar. Bizim 3 büyük haricinde kalan 14–15 takımın iyi yönetilmediğini düşünüyorum. 15–20 milyon dolar bir bütçe az bir bütçe değil. Yönetim ve yöneticilerin kalitesi artması lazım. Eğer yönetici kalitesi artarsa, profesyoneller yönetirse kulüpleri, Avrupa kupalarını hedefleyen 8–10 takımımız olur. Hatta başarılı da olurlar. Futbolda çok büyük paralar dönüyor.
ANADOLU’DAN RAHATLIKLA BİR ŞAMPİYON ÇIKMASI GEREKİR
— Türkiye liglerine dönelim. Gerçekten çekişmeli karşılaşmalar izliyoruz. Sivas geçtiğimiz haftaya kadar liderdi. Bu yarışı 3 büyük takımlardan birisi olan Galatasaray’la devam ettiriyor. Fenerbahçe ve Beşiktaş bu takımların çok gerisinde. Geçtiğimiz yılda Vestel Manisaspor böyle bir çıkış yakaladı. Ancak aynı başarıyı devam ettiremiyorlar. Anadolu’dan bir şampiyon çıkar mı? Kaç yıl sonra Anadolu’dan bir takımı şampiyon olarak göreceğiz.
Az önce belirttiğim gibi 15–20 milyonluk bütçeler iyi bütçeler. Anadolu’dan rahatlıkla bir şampiyon çıkması gerekir. Özellikle geçen sezon Galatasaray, Beşiktaş ve Fenerbahçe bu kadar kötüyken Anadolu’dan bir şampiyon çıkmaması Anadolu takımlarının bir ayıbı diye düşünüyorum. Çok kısa zamanda Anadolu’dan bir şampiyon çıkacağını düşünüyorum. Anadolu takımları bütçemiz az diye şikâyet ediyorlar. Ben soruyorum; “Sen bir defa teknik adam istikrarını sağladın mı?” Ligde geçen sezona başladığı teknik adamıyla devam eden sadece iki takım var.
Anadolu takımları şikâyet etmeyip çalışmaya başlarlarsa çok rahatlıkla Türkiye’den bir Anadolu takımı şampiyon çıkar. Hangi takım bu doğruyu yaparsa hepsinin şansı eşit. Bu sezon olmayabilir ama bu dediklerimi yapan takım şampiyon olur. Manisaspor’da o potansiyel vardı ama Manisaspor kendi işine bakmadı. Başka konuları değerlendirmeye başladı. 9. haftadan sonra boy boy tam sayfa röportaj vermeye başladılar. İşlerine baksalardı rahatlıkla şampiyon olabilirlerdi.
RTÜK BAŞKANININ İŞİ PROGRAMLARA BAĞLANMAK DEĞİL!
— Diğer ülkelere göre bizim hakemlerimiz neden çok tartışılıyor? Hakemlerin hoyratça tartışıldığı programlar spor camiası tarafından ilgiyle izleniyor. Ancak bazen eleştirilerde kantarın topuzunun kaçtığını görüyoruz. Hatta bir programda Ahmet Çakar’ı hakemleri eleştirisinden dolayı dayanamayıp RTÜK başkanı canlı yayına bağlanmış ve Çakar’ı eleştirilerinde daha dikkatli olması konusunda uyarmıştı?
RTÜK Başkanının işi programlara bağlanmak değil, cezasını vermek. Programa katıldı ama bununla ilgili bir ceza verdi mi? Hayır. Yani programa bağlanmasını çok komik ve anlamsız buluyorum. Eğer bir problem varsa yayınla ilgili -ki bizce var- hepimiz bundan rahatsızız. Cezası verilsin. Hakemler bunlarla eleştirilmesin. Adam dünyayı takip edip futbolla ilgili konuşulacak bilgiye, birikime sahip değil, hakemlerle ilgili konuşuyor. Al geri, ver ileri, doğru pozisyon, yanlış pozisyon… çünkü söylenecek bir şey yok. Ahmet Çakar’dan bahsetmiyorum. Ahmet Çakar’ın diğer yorumculara göre alt yapısı sağlam. Çakar, üniversite mezunu bir tıp doktoru. Dünyayı az çok takip ettiğini biliyorum. Mevzu Ahmet Çakar değil, genelden bahsediyorum. Bu programlar zamanla izlenmez olacak, reytingler düşecek, programların formatı değişecek.
SPORUN İÇİNDEN GELEN YORUMCULAR YETERLİ DEĞİL
— Tabiri caizse son günlerde “ağzı olan konuşuyor.” Spor camiasında, özellikle futbol camiasında bu kişilerin arttığını görüyoruz. Kimler spor yorumcusu veya eleştirmeni olur. Siz kendinize kimi örnek alıyorsunuz mesela?
Bende böyle bir tanım oluşmadı. Eski futbolcular, eski hakemler, eski teknik direktörler de olabilir. Çünkü sahanın içinden geliyorlar. Gazeteci kökenli arkadaşlarımız da olabilir. Benim herhangi bir sporcu geçmişim yok. Gazeteci kökenli arkadaşlarımı daha çok beğeniyorum, spordan gelen ağabeylerimi de beğeniyorum. Gazetecileri tabii kendime daha çok yakın buluyorum. Örnek alıyorum diye tanımlayacağım birisi yok ama dediğim gibi sporun içinden gelenler bu işi iyi yapacak diye bir kaide yok.
…bitti!