Pitoresk kanalları ve tarihi mimarisiyle tanınan Amsterdam, öncelikle Airbnb gibi platformlar tarafından kolaylaştırılan kısa süreli kiralamalarda bir artışa tanık oldu. Turist akını, konut sıkıntısını daha da kötüleştirdi ve yetkilileri müdahale etmeye sevk etti. Yeni düzenleme, turizmi barındırmak ile yerel nüfusun acil konut ihtiyaçlarını karşılamak arasında bir denge kurmaya çalışan bir karşı önlem görevi görüyor.
Hollanda, diğer birçok Avrupa şehri gibi, sakinleri için yeterli uygun fiyatlı konut arzı sağlamada zorluklarla karşı karşıyadır. Kısa süreli kiralamaların popülaritesi, bu soruna katkıda bulunan bir faktör olarak tanımlandı ve Airbnb gibi platformlar aracılığıyla bir mülkün kiralanabileceği gün sayısını sınırlama kararına yol açtı. Politika yapıcılar, bu kısıtlamaları uygulayarak kısa süreli kiralamaların konut piyasası üzerindeki etkisini azaltmayı ve daimi ikamet edenlerin ihtiyaçlarına öncelik vermeyi amaçlıyor.
Kısa süreli kiralamaları düzenleme hareketi Hollanda’ya özgü değil. Çeşitli Avrupa şehirleri benzer zorluklarla boğuştu ve AB düzeyinde tartışmalara ve eylemlere yol açtı. Kısa süreli çevrimiçi kiralamaların AB’deki toplam turistik konaklamanın %25’ini oluşturduğu bildiriliyor. Düzenlemeler getirme kararı, turizmin ekonomik faydalarını yerel topluluklar için istikrarlı ve erişilebilir konut piyasalarını sürdürme sorumluluğu ile dengeleme ihtiyacına dair artan bir farkındalığı yansıtmaktadır.
Önümüzdeki yıllarda düzenlemeler yürürlüğe girerken, hem turizm sektörü hem de konut piyasası üzerindeki etkisi yakından izlenecek ve kısa vadeli kiralamalar ile konut sakinlerinin uzun vadeli konut ihtiyaçları arasında uyumlu bir birliktelik sağlanmasına vurgu yapılacaktır.