Eskişehir'deki Gezi Pakı eylemleri sırasında aralarında polislerinde bulunduğu kişilerce dövülerek öldürülen Ali İsmail Korkmaz'ın katillerine 3 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası verildi. Sanıklar 'darp esnasında kemik kırılmadığı' gerekçesiyle ceza indirimi aldı.
Karara tepki gösteren Ali İsmail Kokmaz'ın annesi Emel Korkmaz "Sadece adalet istedim, sadece adalet! O mahkeme heyetine, 'Kendinizi bir an olsun benim yerime koyun. Farz edin ki, sizin evladınızın başına böyle bir şey gelmiş. Eliniz vicdanınızda karar verin' dedim. Beni anlayacaklarını umut ettim. Ama insanlık da ölmüş…" dedi.
Davadan müebbet kararı çıkacapını umut ettiklerini söyleyen anne Korkmaz, sanıklara 'iyi hal' indirimi verilmesini "Acaba mahkemeye kravat takıp geldikleri için gencecik bir çocuğu öldürdükleri gerçeği değişmiş mi oldu yani? Bence o kravat, medeniyetin değil, adaletsizliğin sembolü oldu" sözleriyle eleştirdi.
"Ali İsmail baba Hep, 'İnsanlık her şeyden önce gelir anne. Benim vatanım dünya, dinim iyilik yapmak!' derdi" diyen Emel Korkmaz'ın Hürriyet'ten Ayşe Arman'ın sorularına verdiği yanıtlar şöyle:
Ne denir, nasıl denir bilmiyorum… Biz bu kadar isyan ediyorsak, siz, kim bilir ne haldesiniz! Ne hissediyorsunuz, neler yaşıyorsunuz şu anda?
-Ali'yi kaybettiğim gün, yaşadığım acıyı yaşıyorum. Tarifi olmayan bir acı. Ciğerlerim sökülüyor gibi. Biz inanmıştık. Bu ülkede adalet olduğunu düşünmüştük. Maalesef yanıldık. Bir kez daha öldürdüler Ali İsmail'i. Bir kez daha canımızı yaktılar…
Öfkeli misiniz, üzgün müsünüz?
-Acıdan çok öfke var içimde! Bu nasıl bir adaletsizliktir Allah'ım, yeri göğü inletmek istiyorum. Ali İsmail'in nasıl darp edildiğini sadece Türkiye değil, bütün dünya gördü. Buna rağmen bu kararın çıkması olacak şey mi? Kimin, hangi annenin, babanın yüreği kaldırır?
Siz, müebbet vereceklerine inanıyor muydunuz?
-İnanmak istiyorduk. "Suçlular, cezasını çekecek" diyorduk. Vardı umudumuz yani… Yanıldık maalesef! Bakın, biz sadece adalet istedik, başka bir şey değil. Düşünün yedi duruşma, hep o katillerle aynı yerde bulundum, onlarla aynı havayı soludum. En ufak bir hakarette bulunmadım, taşkınlık yapmadım. Evladım ölmüş benim, onlar öldürmüş! Yine de acımı içime bastırdım, sadece adalet istedim, sadece adalet! O mahkeme heyetine, "Kendinizi bir an olsun benim yerime koyun. Farz edin ki, sizin evladınızın başına böyle bir şey gelmiş. Eliniz vicdanınızda karar verin" dedim. Beni anlayacaklarını umut ettim. Ama insanlık da ölmüş…
Artık bu ülkede hiçbir şeye inancım kalmadı
Peki sizin neye inancınız kaldı bu ülkede?
-Acı olan da bu. Artık benim hiçbir şeye inancım kalmadı. Adaletin yerle bir olduğunu bir kez daha gösterdiler. Ki Ali İsmail ilk değil, son da olmayacak. Bu karar, sadece bize verilen bir karar da değil. Yıllardır nice gençler yitirildi bu ülkede. Hepsi katledildi, darp edildi. O hainlerin hiçbiri de yargılanmadı, cezalandırılmadı. Oğlum hep, "Ezber bozacağız anne!" diyordu. Maalesef olmadı…
Sizce neden bu kadar hafif bir ceza verildi? Siz nasıl açıklıyorsunuz?
-Bu ülkeyi yönetenler tarafından baskıya uğradılar, ben öyle düşünüyorum. Çünkü biz mahkeme heyetine güvenmiştik. Adil bir karar çıkacağına inanmıştık ama yanıldık…
Peki ne gerekçe gösterdiler? Artık videosunu bile seyrettik… 'Yetersiz' olan neymiş?
-Evet, her şeyi gösterdiler. Ben o videolar, o darp görüntüleri gösterilirken mahkeme salonunda duramadım. Dışarıya çıktım. Ama bu ülkede, hatta dünyada o görüntüleri izlemeyen kalmadı. Buna rağmen böyle bir karar verilmesi, inanın çok canımızı yaktı.
Peki ya iyi halden indirim?
-O akla hayale sığmayacak bir şey! Hep soruyorum iyi hal indirimi ne oluyor diye. Acaba mahkemeye kravat takıp geldikleri için gencecik bir çocuğu öldürdükleri gerçeği değişmiş mi oldu yani? Bence o kravat, medeniyetin değil, adaletsizliğin sembolü oldu.
Bu kararı verenler karşınızda olsa ne demek isterdiniz?
"Rahat uyudunuz mu?" diye sormak isterdim sadece. Ya da "Uyuyabiliyor musunuz? Çocuklarınızın yüzüne bakabiliyor musunuz?" İnsan, kendini karşısındakinin yerine koyabilmeli, vicdanlı olabilmeli…
Biz hayatta var oldukça Ali İsmail de olacak
Adalete güveniniz ne âlemde?
-Yok, kalmadı. Sıfır. Büyük oğlum bu mesleği icra ediyor da ne oluyor? Büyük üzüntü duyuyorum. Adalet olmayan bir ülkede, hukukçu olmak çok ağır bir şey.
Ali İsmail'le ilgili aklınıza ne geliyor?
-Hep, "İnsanlık her şeyden önce gelir anne" derdi. "Vatanım dünya, dinim iyilik yapmak!" Bu ülke için fedakârlık yapmak ne kadar boşmuş meğer…
Bir süre sonra herkesin hayatına hiçbir şey olmamış gibi devam edecek olması sizi yaralıyor mu?
-Bu, doğanın kanunu. Öyle olacak. Herkes normal hayata dönecek ama biz bir buçuk senedir yaşayan ölüyüz. Aile fertleri olarak, tek tek. Çok büyük bir acıyla kavruluyoruz. Ali'nin odası ilk günkü gibi duruyor. O odayla yaşıyoruz. Alim orada yaşıyor, inanın ben onu hissediyorum orada. Kokusu var. O odayı kesinlikle değiştirmeyiz, kıyafetleri, resimleri duruyor. Biz hayatta var oldukça, Ali İsmail de olacak. Ali'ye dair en ufak bir parçayı dahi odasından kaldırmayız, kaldıramayız. Çünkü kaldırırsak Ali İsmail'i tamamen kaybetmiş gibi acı hissederiz. Onu yaşatıyoruz biz…
Böyle öldürülmesini kabullenemiyorum
Bir buçuk senedir isyan ediyorum, bir buçuk sendir konuşuyorum, bir buçuk senedir kendimi ifade ediyorum ama maalesef hiçbir şey değişmedi! Biz sadece adalet istedik bu ülkeden. 19 yaşındaki bir çocuk nasıl darp edildi? Nasıl öldürüldü? Buna rağmen bu kararın çıkması kalbimi dağlıyor. Keşke Ali İsmail bir kurşunla ölseydi, keşke bir kazaya kurban gitseydi, keşke 14 yaşında kalp ameliyatı olduğunda o ameliyat masasında kalsaydı… En azından, "Ömrü bu kadarmış! Kalbi dayanamadı!" derdim. "O kurşun, bu kadar insan arasında oğlumu buldu" derdim. Ama böyle canice öldürülmesini kabullenemiyorum.