YENİ TEORİ AY’IN KÖKENİNİ SORGULUYOR
Dünya’nın en yakın göksel komşusu olan Ay’ın kökenine dair uzun zamandır kabul gören çarpışma teorisi, yeni bir araştırmayla yeniden ele alınıyor. Penn State Üniversitesi’nden araştırmacıların ortaya koyduğu yeni teori, Ay’ın Dünya’nın uydusu haline gelmesinin “ikili değişim yakalama” adı verilen farklı bir süreçle gerçekleşmiş olabileceğini öne sürüyor.
AY’IN OLUŞUMU ÜZERİNE MÜCADELE
Ay’ın kökeni, bilim dünyasında yüzyıllardır tartışılan bir konu. 1980’lerden beri kabul gören “Theia çarpışma teorisi” olarak bilinen görüş, Ay’ın genç Dünya ile protoplanet Theia’nın ciddi bir çatışması sonucunda oluşan enkazdan meydana geldiğini savunuyor. Ancak Penn State’den araştırmacılar, bu teoriyi sorgulayan yeni bir hipotez geliştirdi. Çalışmaya göre, Ay, Dünya’nın yörüngesine doğrudan çekilerek “ikili değişim yakalama” süreciyle uydusu haline gelmiş olabilir.
AY’IN KÖKENİ HAKKINDAKİ TARTIŞMALAR
Araştırmanın lideri Profesör Darren Williams, Ay’ın kökenine dair yeni yaklaşımını şu şekilde anlatıyor: “Kimse Ay’ın nasıl oluştuğunu bilmiyor. Son kırk yıldır, oraya nasıl geldiğine dair tek bir ihtimalimiz vardı. Şimdi ise elimizde iki olasılık var.” Profesör Williams ve ekibi, bu yeni teoriye Neptün’ün yörüngesindeki Triton uydusunu örnek gösteriyor. Triton, Kuiper Kuşağı’ndan Neptün’ün çekimiyle onun uydusu haline gelen bir cisim olarak biliniyor ve Ay’a benzer şekilde eğik bir yörüngeye sahip.
1984’TEN GÜNÜMÜZE AY’IN KÖKENİ
Bilim insanları, Ay’ın kökenine dair ilk fikir birliğine 1984’te Hawaii’deki Kona Konferansı’nda ulaşmıştı. NASA’nın Apollo görevlerinden elde edilen 363 kg Ay materyali üzerindeki analizlerde, Ay’ın Dünya’ya benzer ancak tam olarak aynı olmayan bir kimyasal yapıya sahip olduğu ortaya çıktı. Bu bulgular, Ay’ın Dünya’ya çarpan bir gök cisminin etkisiyle oluşan enkazdan meydana geldiği teorisini pekiştirdi.
İKİLİ DEĞİŞİM YAKALAMA TEORİSİ
Geleneksel çarpışma teorisi, Ay’ın kimyasal yapısını büyük ölçüde açıklasa da bazı detayların yetersiz kalmasıyla araştırmacılar, “ikili değişim yakalama” adı verilen alternatif bir fenomeni inceliyor. Bu yeni teoriye göre, Dünya, kendi yörüngesinde hareket eden çift kayalık cisimlerden birini çekerek onu uydusu haline getirmiş olabilir.
MATEMATİKSEL DESTEKLEME
Yeni teoriyi destekleyen matematiksel modellemeler de mevcut. Yapılan hesaplamalara göre, Dünya, kütlesinin yüzde biri ile yüzde 10’u arasında bir gök cismini yakalayabilecek çekim gücüne sahip. Bu aralıkta bulunan Ay, bu sürecin olası bir sonucu olarak değerlendiriliyor. Ancak bunun gerçekleşmesi için, çift gök cisminin Dünya’ya sadece 128.750 km yakınlığından ve saatte 10.800 km hızdan daha düşük bir hızla geçmesi gerekiyor. Bu hız, galaksinin büyüklüğü göz önüne alındığında oldukça makul görünüyor.
AY’IN YÖRÜNGESİ ÜZERİNE YENİ ANLAŞILANLAR
Bu teori, Ay’ın eğik bir yörüngede hareket etme nedenini de açıklıyor. Profesör Williams ve ekibi, Ay’ın ilk geldiğinde eliptik bir yörüngeye sahip olduğunu ve gelgit kuvvetlerinin etkisiyle zamanla bu yörüngenin dairesel bir yapıya kavuştuğunu ileri sürüyor. Ay’ın yavaşça yörüngeye oturmasını sağlayan bu gelgit kuvvetleri, uzun yıllar süren bir çekim gücüyle yörüngesini giderek daha düzenli hale getiriyor.
ALTERNATİF BİR GÖRÜŞ
Bu yeni teori, Ay’ın oluşum sürecine farklı bir bakış açısı sunarak standart çarpışma teorisinin yanı sıra bir alternatif olarak dikkate alınmayı hak ediyor. Profesör Williams, teorinin kanıtlanmasının güç olduğunu ancak “ikili değişim yakalama” sürecinin göz ardı edilemeyecek bir olasılık olduğunu savunuyor.