Bekliyorum İstanbul Senin de Beni Beklediğin Gibi

Buğulu gözlerimin izini sürdüğü, kalbimin orta yerine mührünü vuran ey güzel İstanbul! İşte, senden uzakta geçen bir gün daha. "Daha"ların bitmek bilmediği bir ömür belki de rüyalarda koşturan beni sana. Senden uzakta olmak özgürlüğün adı olsa da, senin sokaklarında tutsak yaşarken iyileşiyor yüreğimde açılan yara.

Kalbimin sesini değil; rüzgarın tepelerini dövmeye başladığı zamanlarda, yağmurun iniltisiyle çıkardığı sesleri dinliyor kulaklarım. Yekpare bir adam gibi görünsem de, seninle yaşayan bir ruhun diğer yarısı ile karşılaşıyor dost sandıklarım.

Bir sazın çıkardığı ses gibi dertli, bir akordiyon gibi karışık, bir keman sesi gibi derinsin İstanbul. Bıraksınlar kaybolayım uçsuz bucaksız uçurumlarında. Boğazın nefesi çarpsın yanağıma, Kız Kulesi çıksın karşıma, Eyüp Sultan'ın minareleri değsin dört yanıma, Çamlıca'nın havası dolaşsın damarlarımda. Kıymetini bilmeyenlerin ellerinde olan ne varsa, ömrüm boyunca taşıyacağım bir mıh gibi çakılsın omuzlarıma!

Anlamsızdım. Sırf aklımı değil, ruhumu bıraktığım hazin ayrılığın kapıyı çaldığı o soğuk sabahın yangınıydım. Yollar kıvrım kıvrım dolanırken dağları, ardı İstanbul olan bir arabanın koltuğuna yıkılmış bir kayıptım. Anlamsız ayrılıkların tek başına kalanıydım. Her mesafe bir hançer, her hançer bir yara, her yara İstanbul demekti yokluğuna katlanamadığım.

Gecesine uyuyup, gündüzüne uyanamadığım bir İstanbul düştü işte yine yüreğime. Bu şehrin üzerine yürüyen dağların yamacındaki renklerden bana ne? Gözlerimin aradığı rengin tonu İstanbul'un bağrında sakladığı mavi denizin derinliklerinde.

Ey İstanbul! Ey ilacım! Şifam! Koynumda beslediğim, yüreğimde büyüttüğüm, anılarıyla avunduğum sevdam. Gönlüm, sana kavuşacağım günleri sayıyor. Usul usul akan zaman, beni sana getiriyor. Sense, hisli duruşun ve kocaman yüreğinle açıyorsun kucağını bana. Çağırıyorsun yarım kalanını. Seviyorsun sevildiğin gibi. Özlüyorsun özlendiğin gibi. Bekliyorsun beklendiğin gibi.

Bekliyorum İstanbul. Sana geleceğim o günü… Mecnun'un Leyla'yı, Şirin'in Ferhat'ı, Şems'in Mevlana'yı beklediği gibi bekliyorum. Bekliyorum İstanbul, beni beklediğini duyarak sana koşacağım o günü bekliyorum, senin de beni beklediğini sanarak…

ÖNEMLİ

Mimariyi Arkadan Hançerlediler

Türkiye, yangından mal kaçırır gibi gecekondu mantığı ile dikilen apartmanlara kurban oldu. Harala gürele yapılan daireler, kötü işçilik, kötü mimari ve paragöz müteahhitler ülkenin...

Anne Babalar Okusun

Babam "öğrencinin boş vakti olmaz" derdi... Ve gerçekten de "boş vaktimizin olmasına" hiç izin vermedi. İki kardeş hiç top oynayacak, TV izleyecek "boş vakit"...

Daha Fazlası!