ABD Başkanı Joe Biden ile Çin Devlet Başkanı Xi Jinping arasında Kaliforniya’da yapılan çığır açan görüşmede Biden, Xi’yi ‘diktatör’ olarak etiketlemekten çekinmedi. Görüşmeler, askeri iletişimin restorasyonundan uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadeleye kadar çeşitli küresel konuları kapsıyordu. Bu önemli etkileşimin önemli noktalarını inceleyelim.
Başkan Biden, toplantı sonrası düzenlediği basın toplantısında, Xi Jinping’den açıkça ‘diktatör’ olarak bahsetti. Bu samimi eleştiriye rağmen, görüşmeler bugüne kadarki en verimli görüşmelerden biri olarak selamlandı. Liderler, yanlış anlamaları ve kazaları önlemek için askeri iletişimi eski haline getirme konusunda anlaşmaya vardılar. Biden, doğrudan ve şeffaf iletişim ihtiyacını vurguladı.
Liderler, Filistin-İsrail çatışması ve Ukrayna’daki durum gibi küresel meseleleri ele aldı. Biden, Hamas’ı Gazze’deki Şifa Hastanesi’nin altına silah ve militan yerleştirdiği iddiasıyla savaş suçu işlemekle suçladı. İsrail ve Filistin için ‘iki devletli çözüme’ desteğini yineledi ve İsraillilerin devam eden Hamas saldırılarından endişe duymadıkları bir noktaya ulaşmaları gerektiğini vurguladı.
Biden, yasadışı uyuşturucuların Batı’dan Doğu’ya transferini durdurmak için Çin ile işbirliği içinde olduğunu duyurdu. Bunu hayat kurtaran bir adım olarak nitelendirerek, uyuşturucu kaçakçılığına karşı ortak eylemin önemini vurguladı. Liderler ayrıca, ikili işbirliği ve kolluk kuvvetleri koordinasyonu için bir çalışma grubunun kurulmasıyla sonuçlanan fentanil gibi sentetik uyuşturucularla mücadeleyi de tartıştılar.
Beyaz Saray, liderlerin üst düzey askeri iletişimi sürdürme konusundaki anlaşmasını doğruladı. Açıklamada, gelişmiş yapay zeka sistemlerinin riskleri ve yapay zeka güvenliğini artırma ihtiyacı konusundaki tartışmalarda ilerleme kaydedildiğinin altı çizildi. Liderler, görüşmeler sırasında temel bölgesel ve küresel zorluklar hakkında görüş alışverişinde bulundular.
Beyaz Saray, Biden’ın özgür ve açık bir Hint-Pasifik vizyonunu onayladığını vurguladı. Biden, ABD’nin Hint-Pasifik bölgesindeki müttefiklerini savunma taahhüdünü yineledi, seyrüsefer özgürlüğünü, uluslararası hukuka bağlılığı ve Güney Çin Denizi ve Doğu Çin Denizi’nde barış ve istikrarı korumayı vurguladı.
Karmaşık bir jeopolitik ortamda, Biden’ın Xi Jinping’e yönelik doğrudan eleştirisi ve çok yönlü tartışmalar, ABD-Çin ilişkilerinde potansiyel bir değişime işaret ediyor. Her iki ülke de zorlukların üstesinden gelirken, dünya bu yüksek riskli diyaloğun etkisini izliyor.