İnsanların birbirlerine amaları, soruları, şüpheleri ve kinleri olmadan yardıma koşması, yüreğindeki insanlık tohumlarından başkalarına da bir avuç sunmasına ne kadar da susamışız meğer… Bu nedenle bir otobüs şoförünün küçük kalbine sığdırdığı kocaman yüreğinden akan merhamet çeşmesinden kana kana içtik.
Meğer genç bir kadının yere yığılmasını umursamazlıktan gelmeyen ve otobüsüne önce yolcu olarak aldığı kadını sonra hastası olarak sahiplenen ve o çirkin trafiği güzel yüreği ile yara yara geçip hastasını hastaneye yetiştiren bir şoförmüş aradığımız…
Meğer bıkmışız arsız çekişmelerden, dövüş sahnelerinden, aynı kıbleye dönüp farklı kavgaları vermekten…
Meğer kalbin kızmak ve kırılmaktan, kin duymak ve savaşmayı arzulamaktan başka yapacağı şeyler de varmış daha! İnsanlığa aç insanlara insanlık sunmak gibi… Merhamete muhtaçlara merhamet duymak, sevmek ve sevildiğini hissetmek gibi…
Ey koca yürekli insan!
Ey "ya" ve "ama"ları olmadan rotasını hastaneye çeviren adam!
Savaşların verildiği, insanların birbirini sevmediği, kin ve nefretin gırla gittiği, gerçeklerin yalana, yalanların fıtrata işlediği bu hayata sunduğun kareler için sana sonsuz teşekkür ederim.
Ey içini bir sarmaşık gibi nefretin sarmaladığı insan!
Ey "ya" ve "ama"ları olup da namlusunu kardeşine çeviren adam!
Artık ateşin suya, dikenin güle, şahinin bülbüle, kinin sevgiye dönüşmesinin vakti gelmedi mi?
Bırakın ellerinizdeki savaş tamtamlarını… Sökün kalbinizdeki nefreti… İçinizi bir ur gibi saran düşmanlıklarınızın gözlerinizi kör etmesine izin vermeyin. Savaşmayı konuşmakla, ateşi suyla, nefreti sevgiyle, dikeni gülle değiştirin.
Açın yüreğinizi insanlara… Yüreğinizden içeri girenler dışarıda bulamadıklarını gönlünüzün içerisinde bulsun. Gönlünüze girenler huzurla dolsun… Bir otobüs şoförü olsun rehberiniz. Tuttuğu direksiyon, bastığı pedal, çıktığı koltuklar olsun, koştuğu yollar olsun yolunuz…
Evet "insan"lar…
İnsan gibi yaşamasını öğrenin ki, insanca olsun sonunuz…