Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, COP28 kapsamında Dubai’de düzenlenen Dünya İklim Eylem Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, Türkiye’nin küresel zorlukların ortasında barış için her türlü sorumluluğu üstlenmeye hazır olduğunu ifade ederek dünyaya güçlü bir mesaj verdi. Cumhurbaşkanı, Gazze’deki çatışma, iklim değişikliği ve Türkiye’nin bu konulardaki proaktif duruşu da dahil olmak üzere çeşitli acil konulara değindi.
COVID-19 salgını ve devam eden Ukrayna-Rusya çatışmasının ardından dünya, Gazze katliamlarının trajik sonuçlarıyla yeni bir krizle karşı karşıya. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin tüm krizlerde barışa verdiği sürekli desteği, adalet ve hakkaniyete dayalı çözümler için çalıştığını vurguladı.
İklim değişikliğine de aynı bakış açısıyla yaklaşan Erdoğan, Türkiye’nin sera gazı emisyonlarının yüzde 1’inden daha azındaki tarihsel sorumluluğuna rağmen gösterdiği çabaların altını çizdi. Ülke, 2053 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşmayı hedefleyerek sorunu çözmek için bağımsız olarak önemli adımlar attı. Erdoğan, 2030 yılı için emisyon azaltım hedefinde bir artış açıkladı ve yıl sonuna kadar karbondioksit emisyonlarında 66,6 milyon ton azalma bekliyordu.
Türkiye, yenilenebilir enerji kaynaklarının toplam kurulu güç içindeki payını başarıyla %55’e çıkararak Avrupa’da 5’inci, dünyada ise 12’nci sırada yer aldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, jeotermal ve hidroelektrik enerji alanındaki özel başarıları özetleyerek, Türkiye’nin bu alanlardaki liderliğini küresel olarak sergiledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, iklim finansmanı kaynaklarına adil erişimin önemine vurgu yaptı ve 6 Şubat’ta meydana gelen depremlerin ardından Türkiye’nin hızlı toparlanma çabalarına dikkat çekti. Cumhurbaşkanı, Gazze’deki olayları savaş suçu olarak nitelendirerek ve uluslararası hukuka göre hesap verebilirlik gereğini vurgulayarak konuşmasını tamamladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan iklim eylemini savunurken ve küresel sahnede savaş suçlarını kınarken, Türkiye kendisini daha adil ve sürdürülebilir bir dünyayı şekillendirmede sorumlu ve proaktif bir oyuncu olarak konumlandırıyor. Dubai Zirvesi, yalnızca acil küresel endişeleri ele almak için değil, aynı zamanda Türkiye’nin daha yeşil ve daha uyumlu bir geleceğe olan bağlılığını pekiştirmek için de bir platform haline geliyor.