Aşk hep güzel bir şey değil. aşkı gerçek kılan şey iyi ve kötü giden günlerin olması. Hep iyi giden bir aşk, aşk değildir! O monoton bir şeydir. Bir şey hep iyi gitmez, doğanın kanununa da aykırı bu. Aşka dair insanın bakış açısı da zaman içerisinde değişiyor. Aşk dediğin şeyde öncelikle fiziksel bir bağ olmalı. “Ben aşka inanmıyorum sevgi gerçek” gibi cümleleri artık bırakalım. Bir ilişki de tek başına, aşk da olmaz sevgi de olmaz. İki insan birbirini istemeli. Telefonda onun sesini duymak istemeli. Bir hafta görüşemese bile onun yanında olduğunu hissetmeli. “Bir ay görüşmesek de seviyoruz” birbirimizi gibi bir şey yok. İnsan sevdiğini yanında istemeli.
Siz artık nasıl bir aşk yaşamak istiyorsunuz?
Ben sorumlulukları olan bir insanım ve sorumlulukları olan biriyle aşk yaşamak istiyorum. Zıt kutupların birbirini çekmesine de hiç inanmıyorum. Çok zıt yönleriniz olabilir ama ortak zevkleriniz olmak zorunda. Diğer yandan “Aşkın bir sebebi olmak zorunda değil” derler. Bu çok gerçekçi değil. Ben 37 yaşındayım. Beraber olacağım ve beni tatmin edecek kadar hayat görüşü
olan bir insanın en az benim kadar yaşamış olası gerekiyor. Bir baba figürünü tercih ederim. Babalığına bakarım bu adamın. Ben tekrar çocuk sahibi olmayı düşünmüyorum. Ama o adamın çocuklarıyla olan ilişkisi benim için çok önemli. O insanın da benim çocuğumla olan ilişkime aynı şekilde bakıyor olmasını isterim. Çocuğumla olan ilişkimi, ayırdığım vakti kıskanmaması gerekiyor. Çünkü insanlar birbirlerine aşıkken daha fazla vakit geçirmek isterler. Ben aşık olmayı seçmem, olurum! Hayat bir denge işi. Bu dengeyi doğru kuramazsanız cinsellikte kalır. Kimse birbirine dört dörtlük uygun olmaz ama birbirini tamamlıyor olmak çok önemli. Birbirini tamamlayan insanların daha uzun ömürlü ilişkiler yaşadıklarına inanıyorum. Benim bakış açım da bu yönde. Tüm bu saydıklarımı ölçüp tartarak önüme bakıyorum artık.
MİLLİYET