Depremde Ölmemek İçin Şansımız Yüzde Kaç?

Yaşamak bu kadar zorken ölmek ne kadar da kolay…

Tedbir almak bu kadar basitken, yaraları sarmak ne kadar da zor…

Ve bu ne yaman çelişki Allah'ım!

Bunca ölüm, bunca acı ve yarım kalmışlıklar gözümüzü "aç"madı. Ya da "aç" gözlülerin gözünü doyurmadı!

İnsanların içini kavuran, sokaklara ölülerin saçıldığı, enkazların altından cesetlerin çıkarıldığı o yürek yangını günlerin arasından daha kaç sene geçti?

Ve daha kaç sene geçmesi gerek Allah'ım?

Kaç depremin altında kalmamız, kaç yetim ve kaç öksüz gerek ve kaç kez ölmek gerek tabutlarımızdan çıkmamız için…

İşi öğrenenler, ilmini bilenler feryat ediyor: Deprem geliyor! Ama insanlar bu acı ölümü yatak odalarında uyurken bekliyor.

Mezar, mezar üstüne! Temelini atan bir bakmışsınız bir sene içinde göğe yükselmiş. Zengini de, fakiri de evlerinde öleceği günü bekliyor.

Ölüm ilahi bir takdirdir. Fakat önlemini aldıktan sonra tevekkül ise akıllı bir insanın vazifesidir.

Depreme kurban olmamak için devlete daha kaç kurban vermemiz gerekiyorsa ve kaç sene beklememiz isteniyorsa açıklasınlar lütfen…

Bari depremde ölmeden yaşama şansımızın yüzdesi ne, onu bilelim…!

ÖNEMLİ

Mimariyi Arkadan Hançerlediler

Türkiye, yangından mal kaçırır gibi gecekondu mantığı ile dikilen apartmanlara kurban oldu. Harala gürele yapılan daireler, kötü işçilik, kötü mimari ve paragöz müteahhitler ülkenin...

Anne Babalar Okusun

Babam "öğrencinin boş vakti olmaz" derdi... Ve gerçekten de "boş vaktimizin olmasına" hiç izin vermedi. İki kardeş hiç top oynayacak, TV izleyecek "boş vakit"...

Daha Fazlası!