İSTANBUL’DA DEPREM ŞOKU
İstanbul, 23 Nisan 2025 sabahı saat 12:49’da Silivri açıklarında, 6.92 kilometre derinlikte 6.2 büyüklüğündeki bir depremle sarsıldı. AFAD verilerine göre, bu depremin ardından saatler içinde en büyüğü 5.9 olan toplam 184 artçı sarsıntı kaydedildi. Depremin Kumburgaz Fayı üzerinde meydana geldiği bildirilirken, okullar iki gün süreyle tatil edildi ve birçok İstanbullu geceyi parklarda geçirdi.
KUMBURGAZ FAYI VE ARTAN TEHDİT
Yer Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, Kafa TV’de yaptığı açıklamalarda, bu depremin Marmara’daki fay sistemini gerdiğini ve muhtemel 7.2-7.6 büyüklüğünde bir büyük depremi öne çekebileceğini belirtti. Görür, bazı uzmanların “deprem riski azaldı” iddialarına ise sert tepki gösterip, bilimsel olmayan tahminleri “kahinlik” olarak nitelendirdi. Depremin, Kuzey Anadolu Fayı’nın kuzey kolu üzerindeki Kumburgaz Fayı’nda meydana geldiğini vurgulayan Görür, fayın yaklaşık 65-70 kilometre uzunluğunda olduğunu ve yıllık 2.5 cm stres biriktirdiğini ifade etti. Görür, 23 Nisan depreminde yalnızca fayın 15 km’lik bir segmentinin kırıldığını, geri kalanının ise büyük bir enerji biriktirmeye devam ettiğini söyledi.
Görür ayrıca, artçı sarsıntıların doğuya doğru, Adalar Fayı’na yakın bir bölgeye yoğunlaştığını belirtti. Bu durumun Adalar Fayı’nı daha fazla zorlayabileceğini vurgulayarak, “Doğrultu atımlı faylar, enerjiyi uçlarına taşır. Adalar Fayı bu zorlanmaya dayanamazsa, 1766’daki gibi aynı anda kırılabilir. Bu durumda 7.6’ya varan bir deprem olur,” dedi. Kumburgaz Fayı’nın parça parça kırılmasının teorik olarak mümkün olduğunu kaydeden Görür, ancak tarihsel verilere bakıldığında genelde fayın tek parça halinde kırıldığını belirtti.
BÜYÜK DEPREM RİSKİ ARTIYOR
Görür, 23 Nisan’daki 6.2 büyüklüğündeki depremin, beklenen büyük İstanbul depreminin öncüsü olmadığını, fakat fay sistemindeki stresi artırarak büyük depremi tetikleyebileceğini ifade etti. “1999 Gölcük ve Düzce depremlerinden sonra Marmara’ya büyük bir enerji transferi oldu. Bu deprem, o enerjiyi daha da gerdi,” diyen Görür, yetkililere İstanbul’u depreme hazırlama çağrısını yineledi. BBC Türkçe’ye konuşan Prof. Dr. Okan Tüysüz de, 6.2 büyüklüğündeki depremin fayın enerjisini boşaltmaya yetmediğini ve büyük deprem riskini artırdığını belirtti. Ancak, Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, bu depremin Kumburgaz-Silivri hattında beklenen 6.0-6.5 büyüklüğünde bir deprem olduğunu ve riskin bittiğini savundu. Görür, bu görüşe tepki göstererek, “Ayağına deniz suyu değmemiş, Marmara’yı bilmeyenler konuşuyor. Bilimsel verilere dayalı konuşmalıyız,” dedi.
İSTANBUL’DAKİ RİSKLİ BÖLGELER
Görür, Avrupa Yakası’nın, özellikle Avcılar, Zeytinburnu ve Yeşilköy gibi Marmara kıyısına yakın semtlerin, çürük zemin nedeniyle daha fazla risk altında olduğunu bildirdi. “Zemini sağlam bir yerde depremin etkisi birse, Avrupa Yakası’nda beş katına çıkabilir,” diyen Görür, 2000 öncesi inşa edilen binaların acilen kontrol edilmesi gerektiğinin altını çizdi. Doç. Dr. Yurdakul Aygörmez de, 6.2 büyüklüğündeki depremin eski yapılarda hasara yol açmış olabileceğini ve 5.0-5.5 büyüklüğündeki artçıların bile yıkıma neden olabileceğini vurguladı. Görür, vatandaşlara resmi organlarca mühürlenmiş ya da çatlak, ses gibi hasar belirtileri gösteren binalara girmemeleri konusunda uyarıda bulundu.
BİLİMSEL UYARI VE TEPKİLER
Görür, deprem tahminlerinde bilimsel verilere dayalı açıklamalarda bulunulması gerektiğini belirterek, “Şu gün, şu ay deprem olacak demek kahinliktir, ayıptır,” dedi. 1999 yılından bu yana Marmara’da deprem olasılığının %47 olduğunu kaydeden Görür, bu riskin hâlâ geçerli olduğunu ifade etti. Diğer uzmanların, özellikle Üşümezsoy’un “deprem bitti” iddialarına, “Bilim dünyasına konuşurken verilere dayalı olmalıyız. Marmara’da dalış yaptım, fayları gördüm. Bilimsel olmayan açıklamalarla halkı yanıltmayın,” diyerek güçlü bir şekilde yanıt verdi.