DİŞ HEKİMLERİ İÇİN ‘ACİL’

Son zamanlarda karşılaştığımız diş hekimlerine bir dokunduk, bin ah işittik. Hâl böyle olunca bizde soluğu Türk Diş Hekimleri Birliği Başkanı Prof. Dr. Murat Akkaya'nın yanında aldık.

 

Akkaya ile diş hekimlerinin sorunlarını konuştuk. Bu sorunların çözüm yollarından bahsetmesini istedik.

 

İsmi “sözleşmeli” konan, namı diğer de “4B”liler” olan, “kadro bulamayan”, tayinleri bile olmadık şartlarla engellenen diş hekimlerinin haklarının nasıl arandığını sorduk.

 

www.haberaktuel.com olarak bizim çıkardığımız sonuç Sağlık Bakanlığı'nın “acilen düğmeye basması gerektiği” oldu.

 

***

Röportaj: Fatma Karadayı

Redakte: Muhammed Heysem Kalaycı

 

***

 

— Türk Diş Hekimleri Birliği'nin misyonundan bahsedebilir misiniz?

 

TDB'nin iki misyonu var. Bunlardan birisi toplumun ağız/diş sağlığını korumak. Yani hem tedavi hem de koruyucu hekimlik üzerinde çalışmak. Diğer misyonu da; diş hekimlerinin sorunlarıyla ilgilenmek. İster kamuda, ister özel çalışan diş hekimleri olsun, diş hekimlerinin sorunlarıyla ilgilenmek.



— Türk Diş Hekimleri Birliği olarak kamuda çalışan diş hekimlerinin durumlarının iyileştirilmesi ve özlük haklarını geliştirmek adına ne tür çalışmalarınız var?

 

Kamuda 4/B'li olarak çalışan diş hekimlerinin sürekli gündemde olan özlük haklarıyla ilgili bazı sorunlar var. 4/B, geçici bir statü. Acil bir eleman ihtiyacı olduğunda giderilmesi için düşünülmüş bir kadro sistemi. Hâlbuki acil bir ihtiyaç karşılığında kullanılan bir kadro olmaktan çıkartılıp, sürekli bir kadro haline dönüştürüldü. Sonuç olarak da özlük haklarında sıkıntılar oluşuyor.

 

“DİŞ HEKİMLERİ YOĞUN BİR İŞ YÜKÜYLE KARŞI KARŞIYA”

 

Bunun dışında kamuda çalışan meslektaşlarımızın diğer büyük bir sıkıntısı ise, performans sistemi nedeniyle yoğun bir iş yüküyle karşı karşıya olmalarıdır.  Diş hekimleri çok fazla hasta bakmak zorundalar. Bu durumda doğal olarak yapılan işlerin kalitesi sorgulanır hale geliyor. Bundan hastalar da, hekimler de mağdur olabiliyor. Bir diş hekiminin günlük yapabileceği işin standartları bellidir. Bunun kat kat üzerinde iş istendiği zaman, hem fiziksel olarak, hem psikolojik olarak diş hekimleri de yıpranıyor. Bizim çalışma şartlarımız ağırdır. Dikkat edin; diş hekimleri çalışırken sürekli eğri büğrü pozisyonlarda, boynu, beli, omuzu, bileği, dirseği zorlayıcı pozisyonlarda çalışır. Bunlar da bizim tipik meslek hastalığımızdır. Hemen hemen her diş hekiminin bu tarz sorunları vardır. Çalışma şartlarını ne kadar ağırlaştırırsanız, bu tür sorunlar da o kadar artar.

 

— Bir diş hekimi günde kaç hastaya bakmalı?

 

Yapılan işleme göre değişir. Çünkü bizde tıptaki gibi standart bir muayene yoktur. Yaklaşık on beş civarı işlem normaldir. Ama bunun çok çok üzerine çıkıldığında hem yapılan işlemin kalitesi sorgulanır, hem de hekime çok fazla yüklenmiş olunur.



               “TÜRKİYE'NİN İHTİYACININ ÜZERİNDE DİŞ HEKİMİ VAR”

 

— Türkiye'deki diş hekimi sayısı çok fazla değil mi?

 

– Evet. Şöyle bir sıkıntı var; bizim yaptığımız hesaplara göre şuan Türkiye'nin ihtiyacının üzerinde diş hekimi var. Ama maalesef her geçen gün yeni fakülte açılıyor. Fakülte sayısı hızla artıyor. Bunun yanında fakültelerin kontenjanları arttırılıyor. Bakın; bu sene birinci sınıfın sayısı 200 küsur. Fakültenin bütün imkânları 100-120 öğrenciye göre ayarlanmış. Anfiler ve klinik düzen bu şekilde… Herhangi bir fakülte gibi değiliz. Çocuklar geliyor, klinikte çalışıyor. Bu binanın kapasitesi belli, arttıramıyorsunuz. Uluslararası değerlendirme kuruluşları var. Bir eğitimi değerlendiren kuruluşlar var. Biz geçen yıl o kuruluşlar tarafından ziyaret edildik. Geldiler, Ankara Diş Hekimliği Fakültesi'ni denetlediler. Başka fakülteler de denetlendi ve biz o dönemde bu kapasitemizle, öğrenci sayısı arasındaki ilişkimiz iyi olduğu için son derece olumlu eleştiriler aldık.

 

“DEVLET, MUAYENEHANELERİ SAĞLIK SİSTEMİNE DÂHİL ETMELİ”

 

— Peki, bu fakültelerden mezun olan genç diş hekimleri istihdam edilebiliyor mu?

 

Hayır. İşsiz diş hekimi yaratılıyor, diş hekimleri işsizleştiriliyor. Çünkü muayenehanesinde çalışan bir diş hekimini düşünün; sınırlı bir hasta potansiyeli var. Bu da yine uygulanan sağlık politikalarından kaynaklanan bir sorun. Devlet, muayenehaneleri sağlık sistemine dahil etmeli. Devlet, muayenehanelerden yararlanılırsa böyle bir sıkıntı kalmayacak. Böyle bir çalışma vardı ancak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımızın açıklamasıyla bu da durdu. Bu projeyi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu ile birlikte yürütüyorduk.

 

“BOŞ OTURAN İNSAN SAYISINI ARTTIRMANIN BİR ANLAMI YOK”

 

— Bu proje diş hekimlerine nasıl bir katkı sağlayacaktı?

 

Bizim yaptırdığımız bir çalışmaya göre; özel çalışan diş hekimlerinin zamanının yarısı boş geçiyor. Çünkü yeteri kadar hasta gelmiyor. Zaten bu insanlar boş otururken, boş oturan insan sayısını arttırmanın bir anlamı yok. Önce onların zamanını dolduracaksınız. Onlar yetmezse, o zaman yeni kişileri yetiştirirsiniz. Diş hekimliği çok pahalı bir eğitim. Hem devlet açısından, hem öğrenci açısından. Neden bu kadar büyük masraflar yapılıyor?



— Burada yanlış nerde?

 

Maalesef politika yanlış. Yeni diş hekimi yetiştirme düşüncesi çok doğru bir yaklaşım değil. İhtiyacınız olacak ki bu sayıyı arttıracaksınız.

 

“-EKONOMİK DURUM MÜSAİT DEĞİL- DİYE ÇALIŞMALAR DURDU”

 

— 4 Kasım'da Sağlık Bakanlığı önünde bir eylemde bulunacağınızı ve basın açıklaması yapacağını biliyoruz. Bu basın açıklamasında neleri ön plana çıkaracaksınız?

 

4 Kasım'da önce Birlik merkezinden Başbakanlığa yürüyeceğiz. Sayın Başbakan'a isteklerimizle ilgili bir mektup vermek istiyoruz. Türkiye'nin dört bir tarafından Ankara'ya oda başkanları, oda yöneticileri ve meslektaşlarımız gelecek. Bizim isteğimiz yetkililere sesimizi duyurmak. Bir senelik bir süre içersinde çalışma yapıldı. Sonunda “ekonomik durum müsait değil” diye bu çalışmalar durduruldu. Tam da hizmet alımına geçileceği, sözleşmeler imzalanacağı zaman. “Tamam gözüyle” bakıyorduk ama bir anda her şey değişti. Öncelik başka şeylere verildi. Sağlıkla ilgili harcama yaparken, “nerden nasıl kısılacak” bunu çok iyi hesaplamak lazım. Türkiye'de ağız ve diş sağlığı yıllarca ihmal edilen bir konu oldu. Ağızlarımızda birçok sağlık sorununa neden olan sıkıntılar var. Ağız sağlığımız bozulduğu zaman, genel sağlıkla ilgili harcamalar da artıyor. Böyle bir ortamda biz hem devlet, hem diş hekimleri, hem de vatandaş açısından avantaj olacak çok güzel bir proje sunduk. Vatandaş hizmet almak için kendisine çok yakın bir diş hekimine ulaşabilecekti. Böyle bir sistem varken bu sistemi ekonomik bahanelerle reddedilmesini kabul edemedik. Sadece 3 aylık bir bütçe ayrılacaktı.

 

"DEVLET,  YATIRIM YAPMADAN MUAYENEHANELERİ KULLANACAKTI”

 

Geçen günlerde bir gazetede bir haber okudum. Ne derece doğru bilmiyoruz ama TMSF, bir yalı satışında bir işadamına belli bir rakama yalıyı satmış. Ama yabancı bir işadamı o rakamın çok üzerinde bir ücret teklif etmiş. Aradaki rakama bakıyorsunuz ki o yalı satışında -eğer iddia doğruysa- teklif edilenle ödenen rakam arasındaki farkı diş hekimlerine ve halkın ağız ve diş sağlığı hizmetine harcasanız bu konuda büyük bir gelişme sağlanır. Bizim eylemimiz bu doğrultuda olacak. Çünkü gelişme hem halk sağlığı açısından önemliydi, hem de diş hekimleri boş zamanlarını çalışarak geçirecekti. Hasta sayısı artacağı için, fiyatları da düşürecektik. Devlet de hiçbir yatırım yapmadan, işletme maliyeti olmadan muayenehaneleri kullanacaktı.

 

“HEKİMLER KAMUYA GEÇİNCE YANLARINDA ÇALIŞANLAR İŞSİZ KALDI”

 

Serbest çalışan yaklaşık 18 bin civarında diş hekimi var. Bu sisteme girecek olan diş hekimi sayısını 13-14 bin civarında düşünüyorduk. Sağlık Bakanlığı'na giren diş hekimlerinin yüzde yetmiş beşi muayenehanesini kapatıp gelenler. Yaptıkları yatırım boşa gidiyor. Diş hekimleri muayenehanelerinde mutlu olsalardı, memur olmazlardı. Diş hekimleri kamuya geçince onların yanında çalışanlar da işsiz kaldı. Bu nedenle bu uygulama doğru değil. Hâlbuki Bakanlık kabul etseydi hastanelerdeki hasta yükü de azalacaktı.

 

— İptali için yargıya taşıdığınız DUS (Diş Hekimliği Uzmanlık Sınavı) hakkında ne düşünüyorsunuz?

 

Biz, merkezi bir sınavın olmasını tercih ediyoruz ama bu sınavın iptali için yargıya gitmedik. Biz, “uzmanlık sınavında bilimsel veriler kullanılmadı” diye yargıya gittik. Diş hekimliği tıp gibi değil; diş hekimi mezun olduğunda alanındaki işlerin yüzde 90'ından fazlasını yapabilecek nitelikte oluyor. Uluslararası bir standart var. Siz ilave olarak uzmanlık isteyince onlara ne vereceksiniz? Böyle olunca sağlık hizmetleri pahalılaşıyor. İlave 3-4 yıllık bir eğitim daha çıkıyor. İlave eğitim almış kişiye, ilave masraf yapılıyor. İhtiyacımız bu değil ki! Bazı dallarda uzmanlık gerekebilir ama her dalda gerek yok. Biz, ihtiyacın belirlenip, uzmanlık dallarının ona göre belirlenmesini istiyoruz. Maalesef o şekilde yapılmadı. Bizim savunduğumuz şey diş hekimliğinde her dalda uzmanlığa gerek olmadığıdır. Belli bir kriter olmadan sınav yapılmasıdır. Yoksa merkezi sınavın yapılmasına karşı değiliz.

 

…bitti!

ÖNEMLİ

Röya, Muaz Kalaycı’nın sorularını yanıtladı

Röya, Haber Aktüel Genel Yayın Yönetmeni Muaz Kalaycı'nın sorularına cevap verdi. Azerbaycan'daki evinde Haber Aktüel ekibini misafir eden Röya, Karabağ zaferine ilişkin de açıklamalar...

Oksy Avdalyan, Muaz Kalaycı’ya konuştu: Çok şanslıyım

Son birkaç yıldır sosyal medya çok farklı bir mecraya evrildi. Eğlence anlayışımızdan tutun da sosyalleşme tekniklerimize kadar her şeyimiz değişti. Bu değişimin merkezindeki araçların...

Daha Fazlası!