ÇİZİLEN TABLO TEHLİKELİ
Bir vatandaş, tanınmış bir süpermarket zincirinden elma satın alıyor ve ardından “Analiz ettirdim” diyerek markete dava açıyor ya da savcılığa şikayette bulunuyor. Bu durum, “Bunda insan sağlığına zararlı çoklu pestisit kalıntısı var, sen benim sağlığımı riske atıyorsun” şeklindeki açıklamalarla davalık hale geliyor. İlk bakışta bilinçli bir tüketici gibi görünüyor. Fakat yıllardır süregelen danışıklı dövüşler ve sponsorlu analizlerin yerine, tüketicinin kendi araştırmasını yapmasının daha uygun olduğunu düşünsem de, bu durumun risklerinin büyük olduğunu belirtmek gerekir. Burada asıl sorun marketin kendisi değil; söz konusu zincir, aynı platformda rekabet eden 40-50 farklı marketten biri. Her gün binlerce ton ürün Antalya, Alanya, Demre ve Fethiye hallerinden bu zincirlere dağıtılıyor ve aynı anda binlerce mağazaya yönlendiriliyor.
ANALİZ SÜREÇLERİNE DİKKAT
Bu tür markalar, anlaşmalı aracılarla çalışıyor ve geniş bir dağıtım ağına sahip olduğundan, minimal üretici seviyesine inmeleri neredeyse imkansız hale geliyor. Örneğin, söz konusu marketin Antalya halinde ürün toplayacak, tırları yükleyip boşaltacak ve sevkiyat yapacak çalışanlar ile hallerdeki büyük tüccarlarla yapılan anlaşmalar var. Bu sistemde malın hale girişinden zincirin mağazalarına sevk edilmesine kadar geçen süre genellikle 24 saati aşmıyor. Bu süreçte her bir sevkiyat numunesinin alınması ve analiz edilmesi oldukça zor görünüyor. Bu analizlerin belirli süreleri ve zamanlamaları bulunuyor. Farklı pazar yerlerinde, manavlarda ve yerel marketlerde de aynı tür analizler geçerli olduğundan, bu risk her zaman mevcuttur. Yani dikkatli olmak gerekiyor.
SAHTE STRATEJİLER VE RİSKLER
Öte yandan, tağşiş listeleri ile birlikte analiz olaylarının patlaması, bazen belirli grupların ortaya çıkmasına yol açabiliyor. Hatta çoktan bu tür gruplar oluştu bile. Yakın zamanda dikkatle izlerseniz, bu durumların farkına varacaksınız. Ancak asıl konu bu değil. Farz edelim ki bahsedilen marketin sahibisiniz. Sadık bir çalışanla rakip marketlere karşı bir oyun planı yapabilir ve rakiplerin satışlarını düşürmek için strateji kurgulayabilirsiniz. Çalışanla plan yaptıktan sonra, işin içine kullanılabilir birini katabilirsiniz. Bir kilo elma alarak, her köşede tarım ilaçları satan dükkanlardan istediğiniz ilacı alabilir ve bunu elmaya uygulayabilirsiniz. Eldeki market fişi ve ardından ilaçlı elma ile analize gitmek suretiyle, sonuçların ne olacağı bellidir.
MEDYANIN ROLÜ VE ETKİLERİ
Eğer bu adımları takiben bir PR çalışması başlatırsanız ve etkili bir yayın platformuyla anlaşmaya varırsanız, bu iş tamamlanmış olur. Ancak bu çok kolay olmamalıdır. Bunun önlenmesi için devletin belirlediği analiz kuralları devreye giriyor. Peki bu analiz olaylarının getirisi ne? Belirli bir düzenle, “En güvenilir 10 marka” adı altında bir paylaşım yapılıyor, etkileşim sağlayacak hesaplarla senkronize bir biçimde. Size ise “Bu paylaşımda yer almak ister misiniz?” diye soruluyor. Eğer istemiyorsanız, rakipler hakkında çeşitli bilgileri kullanarak ya da sizi olumlu bir biçimde tanıtarak bir anlaşma yapma imkanı sunuluyor. Esasında, “Önce hastalığı ortaya çıkar, sonra ilacını piyasaya sür” mantığında bir sektör oluşturulmuş durumda.
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE
Son yıllarda, özellikle pestisit konusuyla ilgili bu tür manşetler artış göstermiştir. Çeşitli sosyal medya hesapları ve uzmanlar, gıda güvenliği konusunu sürekli olarak gündeme getiriyor. Ancak gerçek anlamda bir değişim yaşanıp yaşanmadığı sorusunu sorarsak, durumun pek de değişmediğini görürüz. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra silah üreten şirketlerin gıda ve tarım sektörüne yönelmesi, hala sürdürülen bir durum. Sağlıklı bir çerçeve oluşturulmadığı sürece bu tehlikelerin karşılaşması oldukça muhtemeldir.