MENEL HÜZMELİ’NİN ESERİNİN HİKAYESİ
Türkiye’de 3 boyutlu mozaik sanatını kazandıran ilk sanatçı olan Menel Hüzmeli (45), 500 bin taş kullanarak yaptığı 1 ton ağırlığındaki ‘Cennetin Hediyesi’ isimli eserini Kahramanmaraş merkezli deprem felaketinin ardından Antakya’da enkaz altından kurtararak İzmir Selçuk Art Agora’da sergilemeye başladı. Kendisi de enkazdan kurtarıldıktan sonra İzmir’e yerleşen Hüzmeli, “Eser yara almıştı. Kenarlarından kırılan yerleri, yaprakları ve gelincikleri dökülmüştü. Kırılan yaprakları bordo yaprakla bezedim ki kanayan yerleri belli olsun. Her birini kaybettiğim öğrencilere adadım” dedi.
MOZAİK SANATINA İLGİSİ VE EĞİTİMİ
Hatay Antakya’da yaşayan Menel Hüzmeli, 12 yaşında ziyaret ettiği bir ören yerinde mozaik sanatıyla tanıştı. Burada gördüğü kadın silueti dikkatini çekti ve mozaik sanatıyla ilgilenmeye başladı. Bu alanda pek çok eğitim aldı. 2018 yılında mozaik atölyesini açan Hüzmeli, sayısız öğrenciye eğitim vermekle beraber 50 sanatçı adayı öğrenci yetiştirdi. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın ‘Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcısı’ unvanı almaya hak kazanan Hüzmeli, Antakya’da açılacak el sanatları müzesinde sergilenmek üzere yeni bir eser hazırlamaya başladı.
DEPREM FELAKETİ VE SONRASI
Hüzmeli, 500 bin taş kullandığı ve 1 ton ağırlığında olan ‘Cennetin Hediyesi’ eserini yaklaşık 1,5 yılda tamamladı. Eserini sergilenmek üzere teslim etse de 6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş merkezli deprem felaketinde Antakya’da enkaz altında kaldı. Hüzmeli, ailesiyle birlikte enkazdan kurtarıldıktan sonra İzmir Selçuk’a yerleşti. 2,5 ay sonra yine enkazdan çıkartılabilen eserini İzmir’e getirdi. Hüzmeli, eserini depremde hayatını kaybeden öğrencileri için yaptığı dokunuşlarla tamamladı ve eser İzmir Selçuk Art Agora’da sergilenmeye başlandı.
ZİYARETÇİLERLE BULUŞMA HEDEFİ
Menel Hüzmeli, ‘Cennetin Hediyesi’ni anlatırken, “Antakya’da El Sanatları Müzesi açılacaktı ve bunun için benden şehri anlatan bir eser istendi. Bana biraz zaman tanımalarını istedim. Rüyamda tepelerde ulu, güçlü ve bol taneli bir zeytin ağacı gördüm ve bu eseri yapmaya karar verdim. Çünkü Antakya’da birçok dinin bir arada olduğu kardeşçe bir yaşam sürüyoruz” şeklinde açıklamada bulundu.
FELAKETİN ZİRVESİ VE SANATLA YENİDEN DOĞUŞ
Hüzmeli, eseri ile ilgili deneyimlerini paylaşırken, “Antakya’da yaşadığımız felaket kıyam gibiydi. İlk başta şehrimin de yok olduğunu bilmiyordum. Yok olan sadece şehrimiz değil, binlerce yıllık geçmişimiz, geleneklerimiz ve anılarımızdı. Soğuk, olağandışı yağmur, çaresizlik, şaşkınlık, çığlıklar, yıkım sesleri… Bunların hepsi anlatılamayacak kadar korkunçtu. Çok sevdiğim dostlarımı, 48 öğrencimi kaybettim” dedi.
ÖĞRENCİLERE ADANDI
Eserinin 2,5 ay sonra Antakya Belediyesi tarafından enkazdan çıkarıldığını hatırlatan Hüzmeli, “Eser yara almıştı. Kırılan yaprakları bordo yaprakla bezedim ki kanayan yerleri belli olsun. Her birini kaybettiğim öğrencilerime adadım. Eser şu an anıt eser olarak duruyor” şeklinde konuştu.
ÜÇ BOYUTLU MOZAİKLERİ İLE YENİ PROJELER
Hüzmeli, yakın zamanda İstanbul’da tamamen üç boyutlu sergiler açmayı umuyor. Öte yandan, Selçuk Art Agora’daki eserlerinin sergi alanı mevcutken, 31 Ocak’a kadar devam eden ‘Mozaiğin Düşü’ sergisi de Kuşadası Fatma Özel Arabul Kültür Sanat Merkezi’nde ziyarete açık.