Avrupa Birliği’nin (AB) gıda katkı maddelerine ilişkin spesifikasyonlarında yapılan son güncellemeler, Türkiye’nin mevzuatında paralel ayarlamalara yol açmıştır. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından formüle edilen Türk Gıda Kodeksi Gıda Katkı Maddelerinin Spesifikasyonları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Bu yönetmelik kapsamında, AB düzenlemelerinde yapılan değişiklikler Türkiye mevzuatına sorunsuz bir şekilde entegre edilmiştir. Bu entegrasyon öncelikle “E 422 Gliserol”, “E 475 Yağ Asitlerinin Poligliserol Esterleri ve E 476 Poligliserol Polirisinoleat” ve “E 471 Yağ Asitlerinin Mono- ve Digliseritleri” gibi gıda katkı maddelerinin özelliklerine odaklanmaktadır.
Bu değişikliklerle, kabul edilebilir toksik element seviyeleri düşürülmüş ve belirli safsızlıklar için maksimum sınırlar belirlenmiştir. Ayrıca, erusik asit içeriği için maksimum limitler tanımlanmış ve arsenik, kurşun, cıva ve kadmiyum için yeni maksimum limitler getirilmiştir.
Değişiklikler, tüketicilerin, özellikle bebeklerin ve küçük çocukların sağlığını korumaya odaklanarak, özellikle gıda güvenliğinin artırılmasını hedefliyor. “3-monokloropropan-1,2-diol (3-MCPD)”, “3-MCPD yağ asidi esterleri” ve “glisidil yağ asidi esterleri (glisidol olarak da bilinir)” için alt sınırlar belirlenmiştir. Bu düzenleyici düzenlemeler, gıda güvenliği standartlarını yükseltmeyi ve tüketici sağlığını korumayı amaçlamaktadır.
Yönetmelik, toksik elementlerin varlığını azaltmak ve kabul edilebilir seviyelere düşmelerini sağlamak için önlemler getirmektedir. Bu, arsenik, kurşun, cıva ve kadmiyum gibi maddeler üzerinde sıkı bir kontrol yapılmasını ve Türkiye’nin standartlarının en son AB direktifleriyle uyumlu hale getirilmesini içerir.
Türkiye’nin gıda katkı maddesi spesifikasyonlarının AB’nin gelişen standartlarıyla uyumlu hale getirilmesi, sıkı gıda güvenliği önlemlerine uyma taahhüdünün altını çizmektedir. Toksik elementleri ve safsızlıkları azaltmak için tasarlanan bu değişiklikler, tüketicilerin refahını sağlamaya ve gıda tedarik zincirinin bütünlüğünü güçlendirmeye yönelik önemli bir adımdır.