İçişleri Bakanı Soylu: HDP ile masaya oturan herkes tasfiye edilecek

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Halkların Demokratik Partisi konusunda Millet İttifakı'na tepki gösterdi.

14

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Halkların Demokratik Partisi ile masaya oturan herkesin tasfiye edileceğini duyurdu.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, ‘Hakan Ural’la Neyse O’ programına konuk oldu. Bakan Soylu, “14 Mayıs seçiminde karşı tarafın stratejisi çöktüğü andan itibaren Türkiye’de HDP, Türkiye’de CHP, Türkiye’de İYİ Parti ve diğerleri arasındaki konsensus sona ermiş olacaktır. Dibi şöyle gelecek; HDP ile masaya oturan herkes tasfiye edilecektir. HDP görünümlü herkes CHP’den tasfiye edilecektir” dedi.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Hakan Ural’ın Youtube kanalında “Hakan Ural’la Neyse O” programına konuk oldu. Bakan Soylu, “Üçünün de birbirinden hoşlanmadığını herkes biliyor. Kılıçdaroğlu-İmamoğlu-Mansur Yavaş. Üçü hala birbirinden hoşlanmıyorlar ama oynuyorlar. Tam anlamıyla olay budur. Her birine ayrı bir görev verilmiş” dedi. Bakan Soylu, “14 Mayıs seçiminde karşı tarafın stratejisi çöktüğü andan itibaren Türkiye’de HDP, Türkiye’de CHP, Türkiye’de İYİ Parti ve diğerleri arasındaki konsensus sona ermiş olacaktır. Dibi şöyle gelecek; HDP ile masaya oturan herkes tasfiye edilecektir. HDP görünümlü herkes CHP’den tasfiye edilecektir. Onlar oylarıyla yapacaklar, parti bu tasfiyeyi kendini yeni döneme hazırlamak için gerçekleştirecek. Bunların hepsini peyderpey göreceğiz” ifadelerini kullandı.

İşte Bakan Soylu’nun açıklamalarından öne çıkanlar…

Türkiye’ye silahla, şiddetle yaptıramadıklarını Türkiye’nin yapmadığını 14 Mayıs seçiminde yaptırmak için kurulan bir oyunla karşı karşıyayız. İşin özeti bu. Uzun zamandan beri. Bunu daha önce becermeye çalıştılar, neyle becermeye çalıştılar; siyaset hükümet nasıl yıpratılır? Toplumsal olaylarla yıpratılır. Güvenlik zafiyetle yıpratılır. Ekonomik saldırılarla yıpratılır. Sonra toplumsal kargaşalar çıkar. Bu toplumsal kargaşalar kontrol altına alınamaz ve siyaset tasfiye edilir. Gezi olaylarının sebebi budur. 17-25 Aralık’ın sebebi otoritesizlik oluşturmaktır. 6-8 Ekim olayları da hem otoritesizliği hem de ülkenin bir büyük bölümünün kendine ait süreci yönetilirken diğer bölümüne herhangi bir etki edilemiyor ve orada bir otorite eksikliği, sevgi eksikliği, aynı zamanda bir yönetim eksikliği görülüyor. Oluşturmak istedikleri duygu buydu. 26 yerdeki özerklik ilanına adım atmalarının sebebi bu özerkliği devam ettirmek değil, Türkiye’nin yürüyen istikametine darbe vurmak. Türkiye’nin hükümetini devletini zafiyet içerisine düşürmek. Bütün bunu kurguladılar. Bütün bunları yaptıktan sonra da esas indirici darbe 15 Temmuz’du.

“SURİYE VE KUZEY IRAK’TA TERÖR DEVLETİNİ GÖRMEK İSTİYORLAR”

Gezi olayları, 17-25 Aralık darbesi, 6-8 Ekim olayları ve ardından 15 Temmuz darbesi. Bunun ardından birçok iş açıldı Türkiye’ye. 2019’daki açıklamasında diyor ki artık darbe yapmayacağız onun yerine seçimi koyacağız diyor. Şimdi bütün bu sürecin içerisinde dünyanın karşı karşıya kaldığı problemlerde var. Yapmak istedikleri açık. Esas hikaye arkada gizli. Suriye ve Kuzey Irak’ta terör devletini görmek istiyorlar.

Yeni yöntem bu, bir önceki yöntem farklıydı. Bunu yeni bir yöntem olarak ortaya koymalarının sebebi şudur: Seçim meşru bir iştir. Demokratik yöntemin sonucunda meşru bir iştir. Siyasi partiler bir yol haritası çizer. Vatandaş takip eder. Vaatlerde birtakım düzeltmeler yaptırabilir. Onların hepsi bir sosyal mukaveledir. O sosyal mukavele meşrudur. PKK eşittir HDP’yi meşrulaştırmak onu toplum gözünde legal hale getirebilmek için onu seçim süzgecinden geçirmek istiyorlar. Mesela PKK, HDP bir yüzde 10 oy alsa da o meşrulaşmıyor. Bu parti bir terör partisi olarak görülüyor.

Bundan önce yaşadıklarımıza benzemiyor bu. Bu yeni bir akıldır. Arkasında Batı ve ABD var. ABD-Avrupa ilişkilerinde Avrupa ABD’nin vagonudur.

“HEPSİNİN AYRI BİR HESABI VAR”

Siyaset 2 türlü yapılır biri hasbi yapılır, bir de hesabi yapılır. Bunlar hesabi yapanlar. CHP’nin içine yönelik hepsinin ayrı bir hesabı var. Seçimin sonucuna yönelik hepsinin ayrı bir hesabı var.

Üçünün de birbirinden hoşlanmadığını herkes biliyor. Kılıçdaroğlu-İmamoğlu-Mansur Yavaş. Üçü hala birbirinden hoşlanmıyorlar ama oynuyorlar. Tam anlamıyla olay budur. Her birine ayrı bir görev verilmiş. Mansur Yavaş’a milliyetçiliği temsil ederek, milliyetçi duyguların zedelenmesinden var olan ittifakın etkilenmemesi sağlaması görevi verilmiş.

Bütün bu tablonun içerisinde herkesin karnı genişlemiş. LGBT meselesinde de genişlemiş. Apo’yla Selo’nun serbest bırakılmasında da genişlemiş. Irak’ın kuzeyinde ve Suriye’nin kuzeyinde ABD’nin bir terör devleti kurdurmasını kendilerine önemli bir bağış olarak görüyorlar. Bir şey bahşediliyor. Aynı zamanda FETÖ de aynı kanaatte. FETÖ’yü de bu sistemin içine sokarak bütün muhalifleri Erdoğan’a karşı demlendirmek istiyorlar.