KEÇENİN MİSTİK BOYUTU
Konya’da 48 yıldır semazenlik yapan ve “Yaşayan İnsan Hazinesi” ödülünü alan keçe ustası Celalettin Berberoğlu (57), keçenin klasik ve modern boyutunun yanı sıra mistik boyutuna da dikkat çekiyor. Berberoğlu, “Arapçada ‘suf’, yün demek. ‘Suf-i’ de yünden elbise giyenler anlamına geliyor. Yüzyıllardır sufilerin keçeyle ve yünle bir ilişkileri olmuş. Semazenlerin başına taktığına ‘sikke’ denir. Yünün, keçe ve sikke olana kadar geçirdiği aşamayla, insanın kamil olana kadar geçirdiği aşamalar arasında muazzam bir benzerlik vardır” diyor.
YETENEKLERİNİ GELENEKLERİYLE BİRLEŞTİRİYOR
Celalettin Berberoğlu, 6 yaşında izlediği sema gösterisinden etkilenerek semazen olmaya karar verdi. 9 yaşında ilk kez resmi bir sema gösterisine katılan Berberoğlu, bu 48 yıl boyunca semazenlik yapmaya devam etti. Aynı zamanda dede mesleği olan keçeciliği de sürdürdü. Berberoğlu, Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülleri ve Yaşayan İnsan Hazineleri Ödülleri kapsamında “Yaşayan İnsan Hazinesi” ödülüne layık görüldü. Berberoğlu, ödülünü 27 Kasım’da Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen törende Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın elinden aldı.
KEÇE BİR YAŞAM ŞEKLİDİR
Keçeden çeşitli hediyelik eşyalar üreten ve satan Berberoğlu, “Keçe, benim baba-dede mesleğim. Bizim genetiğimizde var. Uzun yıllardır keçe yapıyorum; ama keçe ekonomik olarak bir dönem Türkiye’de bitti. O aralar ekonomik olarak bittiği için kısa süreli başka işler yapıp, tekrar keçeye döndük. Yünün içinde, keçenin içinde doğdum diyebilirim. Bizim amacımız da bu ilk dokunuşu yapabilmek” diye belirtti. Berberoğlu, tasavvufla ilgili bir kitap yazmanın yanı sıra, dünya genelinde pek çok ülkeyi dolaşarak deneyimlerini topladı.
ÖDÜL BİR ONUR, SORUMLULUKTUR
Berberoğlu, “Yaşayan İnsan Hazinesi” ödülünün çocukları ve torunları için güzel bir miras olduğunu vurguladı. “Sayın Cumhurbaşkanımızdan böyle bir ödül almak, bu bir onur ödülü aslında. Çocuklarıma, torunlarıma bırakabileceğim güzel bir miras oldu. Bu ödül bize de bir sorumluluk yükledi. Bundan sonra keçeyi yurt içinde ve yurt dışında tanıtmak ve yeni kuşağa aktarmak için daha büyük çaba, gayret sarf edeceğiz” diyor.
KEÇEYE İLGİ ARTTIRILMALI
Berberoğlu, yeni neslin keçeyi yeterince tanımadığını ancak ilk buluşmayı sağladıktan sonra hayran kaldıklarını anlatıyor. “Önemli olan o ilk buluşmayı oluşturabilmek. İnsanlar buraya geliyor, ‘Baskı mı, boya mı, Çin malı mı bu, tekstil ürünü mü’ diye soruyor. Yapılışını gördükleri zaman bunun değerli bir şey olduğunu anlıyorlar” diyor. Berberoğlu, bu noktada pek çok öğrenci yetiştirdiğini ve yurtdışında da birçok öğrencisinin bulunduğunu ifade ediyor.
MİSTİK BOYUTUN DERİNLİĞİ
Berberoğlu, “Keçe, klasik ve modern olarak ikiye ayrılırken, mistik boyutunu katarak üçe ayırdık. Yüzyıllar boyunca sufilerin keçeyle ve yünle özel bir ilişkisi olmuş. Semazenlerin başına takılan ‘sikke’ önemli bir sembol. Keçeden yapılan objeler, semboller de pek çok değerli anlam içerir. Keçenin mistik boyutu, bana göre klasikten ve modernden çok daha fazla bir öneme sahiptir” şeklinde açıklama yapıyor.