DEPREMİN KAYNAĞI VE ÖNEMİ
Ondokuz Mayıs Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Muhammet Bahadır, 13 Nisan’da Amasya’nın Taşova ilçesinde meydana gelen 4,6 büyüklüğündeki depremin Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde gerçekleştiğini belirtti. Bahadır, Kuzey Anadolu Fayı’nın Türkiye’nin en aktif fay hatlarından biri olduğunu kaydetti. “Kuzey Anadolu Fayı’nda zaman zaman küçük hatta kısmen de orta ölçekli depremler meydana geliyor ve gelmeye de devam edecek. Bu tür depremlerden aslında çok fazla korkmamak lazım.” diyerek, Türkiye’nin aktif deprem kuşağında bulunduğuna dikkat çekti.
GEÇMİŞTEKİ BÜYÜK DEPREMLER
Bahadır, “Kuzey Anadolu Fayı zaman zaman 7 ve üzeri çok büyük depremler üretmektedir.” ifadesiyle fay hattının geçmişte neden olduğu büyük depremleri hatırlattı. Erzincan’da meydana gelen 7,9 büyüklüğündeki depremin yanı sıra, 1943 yılında yaşanan büyük depremin de Orta Karadeniz’deki sakinleri ciddi şekilde etkilediğini aktardı. Bahadır, Kuzey Anadolu Fayı’nın belirli aralıklarla depremler oluşturduğunu vurgulayarak, her depremin ardından belirli bir sürenin geçmesi gerektiğini belirtti: “Bu süre özellikle fayın atımına, enerji boşalımına ve kırılma miktarına bağlıdır.”
DEPREME HAZIRLIK VE TEDBİRLER
Bahadır, depreme hazırlığın önemine değinerek, “Deprem dirençli şehirler oluşturmak zorundayız.” görüşünü paylaştı. Ayrıca, müteahhitlerin projelerine uygun binalar inşa etmesi, belediyelerin projeleri denetlemesi ve ilgili bakanlıkların bu süreci takip etmesi gerektiğini vurguladı. “Bu tür önlemleri aldığımız takdirde depremin ortaya çıkaracağı hasar da azalacaktır.” diyerek, toplumun depremle yaşamayı öğrenmesi gerektiğinin altını çizdi.
REGİONAL RİSKLER VE ENDİŞELER
Bahadır, Orta Karadeniz ile Ladik çevresindeki depremlere yönelik uzun yıllardır yürütülen araştırma ve projelerle ilgili olarak, özellikle Samsun, Amasya ve Tokat çevrelerindeki yoğun nüfuslanmış alanların Kuzey Anadolu Fay hattındaki bir depremden ciddi şekilde etkileneceğini ifade etti. Özellikle Atakum ilçesindeki şehirleşme alanlarının yüzde 80’inin alüvyon zemin üzerine kurulu olduğuna dikkat çekerek, bu bölgelerde yüksek kat izni verildiğini belirtti. “Zemin sıkıntılı. Yani sağlam değil. Deprem açısından sıvılaşma problemi olan alanlar ve buralarda da özellikle büyük bir depremden sonra ciddi hasarlar meydana gelebilir.” uyarısında bulundu.