Beşar Esad, Rusya’daki yeni konutuna daha yeni yerleşmişti ki, Suriye’de 53 yıl ve iki kuşak süren acımasız aile yönetiminde sona erileceği konusunda tartışmalar başladı. ABD Başkanı Joe Biden ve yardımcıları, Rusya, İran ve Hizbullah gibi Suriye’nin ana destekçilerini zayıflatma çabalarında durmaksızın çalıştıklarını belirtiyor. Biden, Esad’ın müttefiklerinden hiçbirinin tam da onun kurtarılmaya ihtiyaç duyduğu bir anda bu işe girişmemekte kararlı olmadığını öne sürüyor. Ancak İsrail ve ABD’nın görüşleri farklılık gösteriyor.
İSRAİL’İN GÖRÜŞÜDÜ
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve yardımcıları, Esad’ın düşmesinin tek nedeninin İsrail’in Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’ı öldürmesi olduğunu vurguluyor. Netanyahu, bu durumu “eksenin çöküşünde bir dönüm noktası” olarak değerlendiriyor. İsrailli yetkililer, Netanyahu’nun bu saldırıyı, daha geniş bir savaşı riske atmak istemeyen Biden yönetiminin itirazları üzerine gerçekleştirdiğini iddia ediyor. Netanyahu, “Eğer Biden bizi dinleseydi, Esad yerli yerinde kalırdı” diyerek, tüm baskılara rağmen operasyonları sürdürmenin önemine dikkat çekiyor.
AMERİKAN POLİTİKASI ÜZERİNE DEĞERLENDİRME
Esad’ın düşüşüne Amerikan katkısı olduysa da bunun zaman alacağı belirtiliyor. Ağustos 2011’de, Başkan Barack Obama, Esad’ın “kenara çekilme” zamanının geldiğini ifade etti. İki yıl sonra ise Netanyahu ile birlikte düzenlediği bir basın toplantısında, Esad’ın meşruiyetini kaybettiğini ve “gitmesi gerektiğini” açıkladı. Ancak, Esad’ı devirmek için net bir plan yoktu. Pazar günü gerçekleşen rejimin çöküşü, ABD istihbaratının yetkilileri arasında şaşkınlık yarattı. Brookings Enstitüsü’nden akademisyen Suzanne Maloney, Biden’ın baskı yaratma konusundaki haklılığını kabul ederken, Esad hükümetini devirmeye yönelik bir ABD planının bulunmadığını vurguladı. Biden, “ABD, İran’ın bölgesel erişimini zayıflattı ve Rusya’nın Esad’a verdiği askeri desteği sürdürmesini engelledi” dedi. Ancak Maloney, “Biden yönetiminin kendine pay çıkarması pek uygun değil – bu eylemleri gerçekleştirenler nihayetinde Suriyeliler oldu” diyerek Washington’un Suriye’ye ilgisini kaybettiğini ifade etti.
BİDEN VE NETANYAHU’NUN HEDEFLERİ
Biden için Suriye’deki çözülme, ABD’nin ekonomisinin büyümesini ve ittifakların yeniden inşasını destekleyen konuşmalar yaptığı dönemde gerçekleşti. Netanyahu, yolsuzluk suçlamasıyla karşı karşıya kalmışken Suriye’deki bu durumu kendi itibarı açısından değerlendirmeye çalışıyor. Her iki lider de, uzun süredir mücadelenin içinde bulunan bir rejimin devrilmesinde pay sahibi olmanın kendileri için büyük öneme sahip olduğunu düşünüyor. Salı günü, İsrail, Suriye’nin donanmasına ve kimyasal silah programıyla bağlantılı noktalara saldırırken, ABD yetkilisi John Kirby bu gelişmelerde net bir yorum yapmaktan kaçındı ama “İsrail ile güçlü bir istihbarat paylaşımımız var” dedi.
İRAN VE RUSYA’NIN ZAYIFLIĞI
Kirby, Rusya’nın Ukrayna’daki başarıları ya da İran’ın son füze saldırılarında elde edeceği başarıların Suriye’ye yardım konusunda daha avantajlı konumda olmalarını sağlayacağını belirtti. Ancak mevcut durumda her iki ülkenin de savaşın dışında kaldığı vurgusu yapıldı. Kirby, bunun tesadüf olmadığını ve Biden’ın başkanlık seçimlerinden sonra Hizbullah ile bir ateşkese varma hamlesinin önemli bir sinyal gönderdiğini ifade etti. Netanyahu ise, Esad’ın düşüşü için Hizbullah’a yönelik saldırının kritik rol oynadığını savunuyor. Sonuç itibarıyla, Netanyahu, Biden’ın kurallarını dinlemiş olsaydı, Esad’ın hala iktidarda olacağını belirtiyor. Ancak şimdi ezilen bir rejim ve yağmalanan saraylar söz konusu.