Eski Hava Kuvvetleri İstihbarat Başkanı Tümgeneral Mehmet Yılmaz Erdoğan’ın Adnan Oktar Suç Örgütü’nün mağduru olduğu ortaya çıktı. Emekli Tümgeneral’ın kızı Server Görkem Erdoğan ile ilgili çarpıcı ifadesi örgüt hakkında hazırlanan iddianameye yansıdı.
İfadede bir babanın bu suç örgütüne karşı çaresizliği yer alıyor. Erdoğan’ın müşteki olarak iddianameye yansıyan ifadesi şöyle:
Kızım 1982 doğumlu. Londra’daki ataşelik görevinden ötürü kızım lise eğitimini İngiltere’de tamamladı ve City of West Minister Üniversitesine girdi. 2000’den itibaren eğitimi nedeniyle İstanbul’da yaşamaya başlamıştı.
Kızım eskiden bizi en az haftada bir kez mutlaka arar, yanımıza gelir. Eşim de sıklıkla İstanbul’a kızımın yanına giderdi. Fakat 2007’den itibaren bizi aramamaya, yanımıza gelmemeye ve bizim de onun yanına gitmemizi istememeye başladı. Kızım en son yanımıza 2008’de Adana’da görevli olduğumda geldi. Bir daha hiç gelmedi. Biz yine de onun yanına gidiyorduk.
‘ANLATTIM AMA BENİ DİNLEMEDİ’
2010’dan itibaren fiziksel görünümü de değişmeye başlamıştı. Saçı açıktı fakat kolları vs. kapalıydı. Adeta paçavra gibiydi. Kızımızın bir tarikata girmiş olabileceğini düşündük. Kızım bize Adnan Oktar’ın sohbetlerine katıldığını söyledi. Ben de Adnan Oktar örgütünün örgütsel reflekslerini bildiğim için kızıma tedbir alabilmesi amacıyla bazı bilgiler verdim: Adnan Oktar’ın fiili livata eyleminde bulunduğu, yanına aldığı kadınları cariye olarak kullandığı ve onları her türlü maddi ve manevi olarak sömürdüğü gibi hususları kızıma anlattım. Kızım bize “Böyle şeylere inanmayın. Ben Adnan Hoca ile beraber cennete gideceğim” dedi.
‘YANINDA ÖRGÜTTEN BİRİ VARDI’
Kızımız adeta elimizden kayıp gidiyordu bunu hissetmeye başladı. Kızımız biz geldiğimiz zaman da bize çok soğuk davranıyordu ve bunu hissettiriyordu. 2011’den sonra kızımız ile görüşmelerimiz artık evde olmamaya başladı. Nerede ikamet ettiğini dahi bilmiyorduk. Fenerbahçe Ordu Evi, Harbiye Ordu Evi ya da bir AVM’de gerçekleşiyordu ve yanında mutlaka Adnan Oktar örgütünden olduğunu düşündüğümüz 1 kişi konuşmalarımıza şahitlik ediyordu. Kızım tuvalete bile yanındaki kişiyle birlikte gidiyordu.
Kızım kardeşinin 2015’deki nişanına ve 2016’daki düğün törenine katılmadı. Eşim belki kızını görebilme ihtimaliye A9 TV izliyordu. Kızımı A9 kanalında saçları kazınmış vaziyette gördük. Adnan Oktar’ın ceza verdiği kızların saçlarını kazıttığını basından öğrenmiştik. Kızımızın ailesinden bu kadar uzaklaşması benim ve eşimi psikolojik buhrana uğratmıştı. Kızımız elimizden kayıp gidiyor bir şey yapamıyorduk.
‘ETKİN PİŞMANLIKTAN VAZGEÇİRDİLER’
11 Temmuz 2018 günü bu örgüte yapılan operasyonu medyadan öğrendiğimiz zaman ailece çok mutlu olduk. Ancak kızımızla ilgili ne olacağına dair endişelerimiz vardı. Fakat en azından artık kızımızın Adnan Oktar isimli şahsın kontrolünde değil de devletimizin güvenli kollarında olduğunu bilmek bize güven veriyordu. Başlangıçta kızımız etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanma konusuna meyilliydi. Ancak örgüt tarafından gönderilen avukatlar ve koğuş arkadaşlarının da etkisiyle vazgeçti. Adnan Oktar ve onun liderliğini yapmış olduğu örgüt bizi veyakın çevremizi büyük manevi zarara uğrattı. Bu sebepten ötürü Adnan Oktar’dan ve onun liderliğini yaptığı örgütten şikayetçiyim.”