Ruhani: ABD ile savaşta İran bedel ödüyor

İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, ABD ile yaşanan krizle ilgili açıklamalarda bulundu.

13

Başkent Tahran’da basın mensuplarıyla bir araya gelen Ruhani, ihtilaflı meselelerle ilgili referanduma gidilebileceği yönündeki düşüncesini yineledi.

Hükümetin sahip olduğu yetki konusunu yeniden gündeme getiren Ruhani, en önemli toplantılarda defalarca anayasanın uygulanması durumunda hükümetin yeterli yetkiye sahip olduğunu dile getirdiğini ve yasalar açısından herhangi bir sorun olmadığını ifade etti. Ruhani, savaş şartlarının normal şartlardan çok farklı olduğunu ve 1980-1988 yıllarındaki Irak savaşında tüm yetkinin Savaşı Destekleme Yüksek Konseyinin inisiyatifine bırakıldığını ve devrim lideri Humeyni’nin de tüm yetkileri bu konseye devrettiğini hatırlattı.

Ruhani, Anayasanın 134. maddesi ve hükümetin yetkilerine değinerek, “Hükümetin yetkileriyle ilgili 134. maddeyi bir kere daha incelemenizi istiyorum. Bu madde program ve politika belirlemeyi Cumhurbaşkanının inisiyatifine bırakmıştır, bu nedenle Cumhurbaşkanı programını kitap halinde halka sunuyor. Kabineyi tanıtmadan önce bile programı oylanması için Meclise gönderiyor.” diye konuştu. ABD’nin yaptırımları tekrar başlayınca ülke lideri Ali Hamaney’e ülkenin savaş şartlarında komutanlığa ihtiyacı olduğunu ve kendisinden komutanlık yapmasını istediğini aktaran Ruhani, Hamaney’in “Komutanlık görevini siz üstlenin.” cevabını verdiğini söyledi.

Ruhani, hükümetin icraatlarıyla ilgili olarak da şunları söyledi: “Kimse yaptığı işlerin kusursuz ve noksansız olduğunu iddia edemez, Anayasada var olan tüm yetkiler kendisinde tanınsa bile hükümet de buna dahildir. Kaldı ki hükümete böyle bir imkan verilmemiştir.”

‘REFERANDUM MADDESİ TIKANIKLIKLARI AÇMA MADDESİDİR’

İhtilaflı konularda referanduma gidilebileceği yönündeki Anayasa maddesine işaret eden Ruhani, “Anayasanın 59. maddesi (referandum) tıkanıklıkları açma maddesidir. Söz konusu madde ne zaman lazım olursa referandum kapısının halka açık olduğunu söylüyor. Bu maddeden ne zaman istifade edilir veya daha önce istifade etmeli miydik? Bunlar ayrı konulardır.” ifadelerini kullandı.

Ruhani, 2004 yılında Hamaney’e nükleer anlaşma konusunun referanduma götürülmesini teklif ettiğini ve kendisinin de bunu kabul ettiğini ancak daha sonra hükümetin değişmesiyle gündemin de değiştiğini belirterek, referandumu öngören 59. maddenin her zaman yol açıcı olabileceğini kaydetti.

‘KARŞILIKLI GÜVEN, ABD’NİN İRAN’A YÖNELİK EKONOMİK SAVAŞINI KAZANMANIN TEMEL FAKTÖRÜ’

Ruhani, yaşanan ekonomik krizle ilgili olarak da ağır şartların içinde bulunduklarını ancak temel gıda rezervlerinin önceki yıllara göre daha iyi olduğunu belirterek, “Halkın geçim şartlarının daha da ağırlaşmasına izin vermemek için çabalıyoruz. Halkın yaşadığı sıkıntının kesinlikle farkındayız ve hükümetin çabası yaşam şartlarının daha da ağırlaşmasının önüne geçmek içindir.” diye konuştu.

İran mallarını taşıyan bir geminin 10 gündür hiçbir ülkenin limanına yanaşarak yükünü indiremediğini aktaran Ruhani, bunun İran tarihinde görülmemiş bir olay olduğunu ve ABD Dışişleri Bakanlığının bu ülke ile bağlantılı gemi için devrede olduğunu belirterek, “İran’ın bir petrol gemisi, yükünü bir yere ulaştırana kadar sürekli olarak uydular ile takip ediliyor. Biz geride bıraktığımız 40 yılda hiçbir böyle bir şey görmemiştik. ABD ile savaşta ülke bedel ödüyor. Fikir birliği ve karşılıklı güven, ABD’nin İran’a yönelik ekonomik savaşı kazanmanın temel faktörleridir.” değerlendirmesinde bulundu.

Muhaliflerin açıklamalarını da eleştiren Ruhani, şöyle devam etti: “Ülke içinde bazıları; halkın hükümete olan güveninin azalması durumunda, hükümet destekçilerinin Mecliste çoğunluğu kaybedeceğini düşünüyor. Bunlar hükümetin çabalarını küçük görerek ve yok sayarak gelecek cumhurbaşkanlığı seçiminde galip gelmenin peşinde. Bu ise İran tarihine yapılacak en büyük ihanettir.”

Ruhani, basın mensuplarından hükümetin halka yönelik çalışmalarını anlatmalarını ve düşmanın propagandalarını boşa çıkararak insanlara umudu aşılamalarını istedi.

TARTIŞMALI REFERANDUM GÜNDEMİ

Ruhani, geçen hafta başkent Tahran’da gençler ve öğrencilerle bir araya geldiği toplantıda da, “Anayasada birçok imkan bulunmaktadır ve 59. maddesine göre; kültürel, dış siyaset ya da toplumsal bir meselede görüş ayrılığı olduğunda bunu halka sunabiliriz. Bu ilkeye göre; milletvekilleri, Mecliste karar alıp görüş ayrılığı bulunan konuyu halkoylamasına sunup sorunu çözebilirler.” demişti.

İran Cumhurbaşkanı Ruhani, 11 Şubat 2018’de Tahran’da düzenlenen devrimin yıl dönümü töreninde yaptığı konuşmada, ülkedeki ihtilaflı konular hakkında referanduma gidilebileceğini söylemişti. Ruhani’nin açıklaması ülkedeki muhafazakâr kesimlerin tepkisini çekmişti.

Anayasayı Koruyucular Konseyi Sözcüsü Abbas Ali Kedhodayi, sosyal medya hesabından Ruhani’nin açıklamasına tepki göstererek, “Cumhurbaşkanının uzmanlık alanı olmayabilir ama herkes tarafından bilinen 59. maddenin üzerinde tartışılacak bir şey yoktur. 59. madde yasama, yürütme ve yargının tercihi alanındadır. Cumhurbaşkanı belki bunu, başka bir maddeyle karıştırmış olabilir.” ifadelerini kullanmıştı.

Ülkenin lideri Ali Hamaney’e yakınlığıyla bilinen Keyhan gazetesinin müdürü Hüseyin Şeriatmedari ise Ruhani’nin referandum açıklamasının “halka ihanet” olduğunu öne sürmüştü.

Öte yandan Nobel Barış Ödülü sahibi Şirin İbadi’nin de aralarında olduğu İranlı 15 siyasi ve sivil aktivist, yaptıkları açıklamada, ülkenin yönetim sisteminin belirlenmesi amacıyla Birleşmiş Milletler gözetiminde referandum yapılması çağrısında bulunmuştu.