Elektrik faturalarından kayıp-kaçak bedeli dışında TRT payı olarak aboneden 2013’te 800 milyon lira alındı. Radyo ve televizyon cihazlarının bandrol satışlarından kurumun kasasına 560 milyon lira girdi. Reklam ve ticarî geliri ise 110,5 milyon lirada kaldı.
Sayıştay’ın açıkladığı 2013 denetim raporuna göre TRT’nin en büyük gelirini, elektrik faturalarından aldığı yüzde 2’lik pay oluşturuyor.
2012’de toplam gelirlerinin yüzde 81’i, 2013’te ise yüzde 86,5’i, elektrik hasılat payları ve bandrol gelirlerinden oluştu. TRT bütçesi, elektrik geliri sayesinde her yıl milyonlarca lira fazla veriyor. 2013 yılında da elektrik payından elde ettiği geliri yüzde 20,9 artırdı. 2012’de elektrik faturalarından 662 milyon lira gelir elde eden TRT, 2013 yılında aynı yolla 800 milyon liradan fazla rakamı kasasına koydu. Sayıştay raporunda yer alan mali tabloya göre TRT, 2013’te toplam 1 milyar 477 milyon lira gelir elde etti. Elektrik hasılat payı, bandrol ve sponsorluk gelirlerinde artış, ilan-reklam gelirleri, mal ve hizmet satış gelirleri, yurtdışı satışlar ve diğer gelirlerde ise azalış yaşandı. Gelir artışında, elektrik hasılat payındaki yüzde 20,9’luk artış önemli rol oynadı.
Kurumun ticari faaliyet kazançları ise düştü. Reklam ve ticari faaliyetlerden oluşan gelir, 155 milyon liradan 110 milyon liraya geriledi. Kurumun 1 milyar 268 milyon lira olan toplam giderin yüzde 52’sini dışarıdan sağlanan fayda ve hizmetler, televizyon kanallarının dışarıdan aldığı veya yaptırdığı programlar, haberler, spor ve prodüksiyon gibi masraflar oluşturdu. TRT’nin 2013’te kurum dışına yaptırdığı programların tutarı 316,9 milyon TL’ye ulaştı. Sayıştay raporunda, TRT ile ilgili önemli tespitlere yer verildi. Özerklik ve yayında tarafsızlık ilkelerine vurgu yapan Sayıştay, “TRT’nin kamu yayıncılığı faaliyetlerini sürdürmesi için finansman kaynağının garanti altına alınması, bu bağlamda gelir kaynaklarının siyasi erkten bağımsız ve ekonomik gelişmeler karşısında etkilenmeyecek bir finansman yöntemini sağlayacak yapıya kavuşturulması gerekli görülmektedir.” değerlendirmesini yaptı. Raporda, kurum gelirlerinin büyük kısmını oluşturan kamu katkısı paylarının, elektrik sarfiyatıyla görüntülü ve sesli cihazların satışına bağlı bir tüketim vergisi niteliğinde olmasının ekonomik faaliyetlerden doğrudan etkilenmesine yol açtığına dikkat çekildi.
İNEGÖL OSB DAVA AÇINCA YASA DEĞİŞTİ
2008 yılında yapılan değişiklikle organize sanayi bölgeleri (OSB) TRT payından muaf tutuldu. Bunun üzerine İnegöl Organize Sanayi Bölgesi, ödediği payları geri almak için Bursa 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde, Uludağ Elektrik Dağıtım AŞ (UEDAŞ) aleyhine dava açtı. Mahkeme, kanun değişikliğiyle OSB’lere TRT payı muafiyeti getirildiği sonucuna vararak, 17 Aralık 2013 tarihinde İnegöl OSB lehinde hüküm verdi. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, kararı oybirliğiyle onayarak temyiz itirazını reddetti. İnegöl OSB, UEDAŞ aleyhine verilen kararı emsal göstererek İÇTAŞ Elektrik aleyhine de dava açtı ancak Eylül 2014’te yapılan değişiklikle, “Organize sanayi bölgeleri tüzel kişilikleri, serbest tüketici olarak tedarikçilerden katılımcıları için temin ettikleri enerjiye ilişkin olarak Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu’na ayrıca pay yatırmaz.” hükmü kaldırıldı.
AKP, elektrikte TRT payını kaldırmayı vadetmişti
İktidardaki 12 yıllık süreçte elektrik faturalarındaki TRT katkı payını kaldırmayan AKP, 2002 yılı genel seçimlerinin ardından açıkladığı 1 yıllık acil eylem planında TRT payının kaldırılacağını vaat etmişti. Enerji politikaları kapsamında yapılacak değişiklikler arasında TRT payının da hükümet kurulduktan 3 ay içerisinde kaldırılacağı öne sürülmüştü. Enerji politikalarının temelinin ucuz ve güvenilir enerji olduğu belirtilen planda, “Elektrik fiyatlarının ucuzlatılmasına yönelik olarak elektrik faturalarındaki TRT payı kaldırılacaktır.” ifadeleri yer almıştı.
Seçimde tarafsız davranmayan TRT ceza yedi
Milletin vergileri ile işleyen TRT’nin hükümet yanlısı tutumu cumhurbaşkanlığı seçimleri sürecinde, adaylara verilen konuşma süresi konusunda yapılan haksızlıkla bir kez daha gündeme gelmişti. 29 Haziran’da başlayan seçim süreci kapsamında 10 Temmuz’a kadar TRT Haber’in yayın akışında Tayyip Erdoğan’a 559 dakika, Ekmeleddin İhsanoğlu’na 137 dakika, Selahattin Demirtaş’a 18 dakika yer verildiği tespit edilmişti. Seçimlerden sonra tarafsızlığını koruyamayan TRT’ye tarihinin en yüksek cezası kesildi. Yüksek Seçim Kurulu (YSK), cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde Erdoğan’a üç günde 5 saat 26 dakika süre ayıran TRT Türk’e, diğer adaylara hiç yer vermediği için 7 program durdurma cezası verdi.
Tunca Toskay (Eski TRT Genel Müdürü ve MHP milletvekili): Şu anda tarafsız olması gereken kurumlar hükümetin emrine girmiş durumda. Bu konuda biraz direnenlere, çoğu zaman hukuk dışı yollarla baskılar yaparak bunu sağlıyorlar. Antidemokratik bir rejimdeyiz adeta. Benim müdürlük yaptığım dönemde ihtilalden sivil demokrasiye geçiş olarak kabul edebileceğimiz bir dönemdi. Seçim yapıldı ve ANAP iktidara geldi. Askeri rejimin bütün izleri tüm kurumlarda vardı. Fakat inanın bu kadar taraflı, bu kadar adaletsiz bir yayın askeri dönemlerde bile olmadı. 1984’ten 2014’e tam 30 yıl geçti. 30 yılda demokrasi Türkiye’de çok mesafe kat etti. Demokrasi ve demokratikleşme anlamında bütün dünyada gelişmeler oldu ve bundan az veya çok Türkiye de nasibini aldı. Bugün TRT’nin daha tarafsız, daha toplumun ihtiyaçlarına cevap veren yayınlar yapması gerekir. TRT o tarihten bu tarafa özellikle AKP iktidarı döneminde böyle bir gelişme göstermek yerine tam tersine geriledi. Kabul edilebilir bir şey değil. Biz son derece dikkatli davranıyorduk. En basit örneği, ben havaalanına Sayın Turgut Özal’ı karşılamaya hiç gitmedim. Şu anda TRT genel müdürüne ve yanındaki bürokratlara bakıyorum, adeta siyasetçilerin önünde bir takla atmadıkları kalıyor. Bu politikalardan Türkiye’ye hayır gelmez. Bunlar Türkiye’yi geri götürüyor. Eski dönemde siyasi baskılar hep TRT’nin üzerindeydi ama şimdi siyasi baskının olmaması gerekir çünkü çok fazla yayın yapan kuruluş var. Biz o dönem Diyanet, yargı, Genelkurmay tüm kurumlardan gelen baskılara direnip kanunun bize çizdiği yolda yayın yapma gayreti içindeydik. Şimdi ise TRT’nin yöneticileri tamamen iktidara yaranma gayreti içindeler, kanuna uymak için direnme gayreti içinde değiller. Bu Türkiye için hiç hoş değil, inşallah bu dönemi atlatırız diye ümit ediyorum.
Ertuğrul Günay (Eski Kültür ve Turizm Bakanı): TRT sadece elektrik tüketiminden aldığı paylarla değil, bütünüyle kamu kaynaklarıyla finanse ediliyor. Bu açıdan kamuya karşı özel yükümlülükleri, sorumlulukları olan bir yayıncılık kurumu. Anayasada ve bütün yasalarda kamu kaynakları kullanan bu tür yayıncılık kurumlarının olabileceği kadar objektif, tarafsız, doğru habercilik ilkesine bağlı, dürüst yayınlar yapması gerekiyor. Ancak TRT birkaç yıldan bu yana bütün bu yayıncılık ilkelerinin dışında, tamamen bir siyasi partinin propaganda mekanizması haline dönüştürüldü. Geçen cumhurbaşkanı seçiminde ve başka vesilelerle, dikkatli değerlendirmeler ve ölçümlemeler yapıldığında iktidar saatler kullanırken muhalefet dakikalarla sınırlı zaman kullanabildi. Bunun dışında programlar tamamen iktidar görüşlerini destekleyenler tarafından hazırlanıyor ve iktidarı destekleyenler sadece görüşlerini konuk olarak çağrılıp açıklayabiliyorlar. Bütün bunlar sadece yayıncılık ilkelerine aykırı değil, yani etik olarak yakışıksız davranışlar değil, kamu kaynaklarını kullanan bir kurumun, kamu kaynaklarını böylesine tek yanlı ve bir siyasi parti yararına kullanması ayrıca yasalar önünde suçtur. Ben, bu eşitsiz kullanımdan rahatsız olan sivil toplum kuruluşlarının ve siyasi partilerin bu konuda suç duyurusunda bulunmasını çok gerekli ve yerinde görürüm. Kamu kaynaklarını kullananlar, yaptıkları işin hukuka aykırılığının bir karşılığını, bedelini, yaptırımını görmeliler ki, bu tür davranışlar yol olmaktan kurtarılabilsin, çıkarılabilsin.
ZAMAN