Ülkelerindeki iç savaştan kaçarak Suruç’a gelen Suriyeli mültecilerin hali içler acısı.
-4 derece soğukla savaşan 65 bin sığınmacının bir kısmı çadır kentlerde, bir kısmı ise ahırdan bozma evlerde kalıyor.
Isınmanın problem olduğu bölgede, yalın ayak dolaşan çocuklar hastalıkla boğuşuyor.
Kobani'deki IŞİD saldırılarından kaçarak Türkiye'ye sığınan yüzbinlerce mülteci için zor günler başladı. Kışın bastırmasıyla birlikte çadır kentlerde yaşayan mülteciler dondurucu soğukta yaşam mücadelesi veriyor. Şanlıurfa'nın Suruç ilçesine sığınan 65 bin mültecinin bir kısmı çadır kentlerde yaşarken bir kısmı da civar köylerdeki ahır ve ambarlarda kalıyor.
Isınmanın en büyük problem olduğu çadır kentlerde, -4 derece soğukta yalın ayak dolaşan çocuklar sürekli hastalanıyor.
7 ÇADIR KENT VAR
100 bin nüfuslu Suruç, Kobani'deki savaş nedeniyle 65 bin Suriyeli'ye kucak açtı. Mülteciler için AFAD çadırları kurulurken bir yandan da Suruç Belediyesi kendi imkanlarıyla çadır kentler kurdu. Her çadır kent ortalama 3 bin mülteciyi barındırıyor.
AFAD'ın kuruduğu Suruç Yatılı Bölge Okulu Çadır Kenti'nin yanı sıra Suruç merkezinde Suruç Beledyesi’nin açtığı 6 tane çadır kent bulunuyor.Fakat kışın bastırmasıyla çadır kentte sıkıntılar daha da baş göstermeye başladı.Çadır kent ve ahırlarda yaşayan mültecilerin ısınma sorunu dağıtılan ısıtıcılarla bir nebze aşılmaya çalışılmış.
ISITICI YETMİYOR
Fakat bu sefer de şehrin nüfusu artınca trafolar yetersiz kalmış ve sık sık elektrik kesintileri baş göstermeye başlamış. Tam ısınmaya başlayan çadırlar elektrikler kesilince adeta buz kesiyor. Bu da kamplarda elektrikli ısıtıcılarla ısınmaya çalışan ailelerin en büyük derdi. Bu sefer aileler battaniyelere sarılarak ısınmaya çalışıyor.
SABAH ÇORBASI
Arin Mirkan Çadır Kenti'nin sorumlusu resmi kurumlardan yardım almadıklarını, mültecilere kendi imkanlarıyla baktıklarını belirterek şunları söyledi:
"Çadırın kurulduğu yeri devlet vermedi. Bir vatandaş kendi yerini mültecilere vererek açıldı bu çadır. Burada 3 bin 100 kişi yaşıyor. Bunların bin 554'ü 0-17 yaş arası çocuklardan oluşuyor. AFAD'ın yaptığı sadece sabah çorba vermek. Onun dışında pek bir yardımını görmüyoruz."
SOĞUK HASTA ETTİ
Ahmedi Musto, 5 çocuğu ve eşiyle savaştan kaçarak Suruç'taki çadır kente yerleşen binlerce aileden sadece biri.
-4 dereceye kadar düşen soğukta yemek ısıtıcısının başına toplanan çocuklar bu şekilde ısınmaya çalışıyor. Yaşları 7 ila 10 arasında değişen çocukların hepsi soğuktan hastalanmış.
Baba Ahmedi Musto çektiği sıkıntıları şu şekilde anlatıyor: "Çocuklarımız sürekli hasta oluyorlar. Elektrik kesilince işimiz bitiyor. Çocukların soğuktan vücudu iltihap tuttu. Tekrar yuvamıza dönmeyi çok istiyoruz. Böyle yaşamayı istemiyoruz. En büyük ihtiyacımız gıda, ilaç ve ısınma."
SU KUYRUĞUNA GİRİYORLAR
Çadırda yaşayanlar su ihtiyacını, çadır kent içinde açılan su kuyularından karşılıyor. Kovalar ile taşınan sular hem içmek için hem de çamaşır ve bulaşık yıkamak için kullanılıyor.
SEYYAR TUVALET VE BANYO ORTAK
Suruç'taki çadır kentlerde yaşayan mülteciler ortak tuvalet ve banyo alanlarını kullanıyor. Çadırların 100 metre uzağında bulunan seyyar tuvalet ve banyonun temizliğini ise Suriyeli kadınlar yapıyor.
GÜNDE 10 KERE ELEKTRİK KESİLİYOR
Suruç Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Yaşar Çiçek, günde 10 defa elektriğin gittiğini belirterek Suruç'ta mültecilerin donma tehlikesi geçirdiğine dikkat çekti. Kesintilerle ilgili defalarca Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi Başkanı ile görüşmek istediyse de cevap alamadığını anlatan Çiçek şunları söyledi:
"Günde en az 10 defa elektrik kesiliyor. Akşam saat 7'de bir gidiyor sabaha kadar gelmediği oluyor. Böyle olunca insanlar soğuktan donuyor. Bir sıkıntı varsa hepimiz paylaşmalıyız. Madem kabul ettik bu insanları onlara destek olmamız gerekiyor. Devlet yetkilileri ‘Her gün 200 bin Suriyeliyi misafir ettik’ şeklinde açıklamalar yapıyor. Böyle sokağın ortasında bırakılarak kabullenme olmaz. Eğer bu misafiri gece evinde yatıramıyorsan alma. 5 defa Büyükşehir Belediye Başkanı ile görüşmek istedim. Bana cevap dahi vermediler."
ELİMİZDEKİ EKMEĞİ BÖLÜŞÜYORUZ
Suruç'ta yaşanan dramın devlet yetkilileri tarafından kenara itildiğinden yakınan Çiçek, kamuoyunda Ak Saray olarak bilinen Cumhurbaşkanlığı Sarayı'na atıfta bulunarak şöyle konuştu: "Onların nasıl bin odalı Ak Saray'ı varsa bizim Suruç'ta da bin odalı çadırlarımız var. Ama bu çadırlarda elektrik yok, su yok yemek yok. Suruç'un zaten kendi mağdur, biz elimizdeki bir parça ekmeği bölüşüyoruz. Bu insanlar buraya isteyerek gelmedi tatile de gelmedi."
BU ÇİLE KADERİMİZ OLMASIN
11 çocuğu ve eşi ile 10 metrekarelik ahırdan bozma bir evde yaşam mücadelesi veren Baver Amed, evde elektriksiz bir şekilde yaşadıkları için çocuklarının hastalandığını belirtiyor. Savaştan kaçarak Suruç'un Yolaklı Köyü'ne sığınan aileye çevre sakinleri yardım etmiş. Geceleri battaniye ile ısındıklarını söyleyen baba Amed, "Bazı geceler çocuklar çok üşüyor. Üzerimdeki battaniyeyi onların üstüne örterek ısıtmaya çalışıyorum. Ben bir şekilde idare ederim onların bedeni bu soğuğu kaldırmaz. Zaten birçoğu hastalandı. Bu çile bizim kaderimiz olmadan evimize dönmek istiyoruz" şeklinde konuşuyor.
ANKARA: ŞEHRİN GÖBEĞİNDE KÜÇÜK HALEP
Suriye'nin Halep kentinden savaş nedeniyle kaçıp Ankara'nın Siteler semtine yerleşenlerin sayısı 6 bini geçti. 'Küçük Halep' diye anılan bölgede mülteciler 20’yi aşkın işyeri açtı
Suriye’de savaştan kaçıp Ankara’da Siteler bölgesine yerleşen 6 bin Halepli yaşadıkları mahallede 20’ye yakın dükkan açıp ticaret yapmaya başladı. ‘Küçük Halep' diye anılmaya başlanan bölgede geçici kimlikler ile ekmek ve kömür yardımı alıp 200 liraya kirada oturan Halepliler’in savaş bitse de dönmeye niyetleri yok.
Suriye’de yaşanan iç savaşın ardından kaçarak Türkiye’ye sığınan mülteci sayısı yaklaşık 2 milyona ulaştı. Sokaklarda, çadırlarda, parklarda yol kenarlarında yaşayan Suriyeliler’in izlerine birçok büyük şehirde ulaşılıyor. Toplu bir şekilde hareket eden ve yerleştikleri yerlere akrabalarını da çağırarak çoğalan Suriyelilerin artık birçok ilde mahallesi bulunuyor. Ankara’nın Siteler bölgesinde bulanan Önder Mahallesi ise son 6 aydır Küçük Halep olarak anılmaya başlandı.
KİRALAR 200 LİRA
Küçük gruplar halinde gelerek bölgeye yerleşen Halepliler'in mahallede nüfusu 6 bini aştı. Devletin verdiği geçici kimlikler ile bölgeye yerleşen ve çoğalan mültecilere büyük şehir belediyesi her gün ekmek yardımı yapıyor. Halepliler'e ayrıca kömür yardımı da veriliyor. Aylık 200-300 lira arası değişen kiralarda oturan Halepliler'in mahallede 20’yi aşkın ticaret yapabildikleri dükkanlar var.
BAŞKASININ KİMLİĞİYLE TİCARET
Bakkaldan fırına, giyimden lokantaya, kadar birçok dükkan açan Halepliler, dükkanları ise şu yöntemle açıyor: “Kendi kimlikleri olmadığı için güvenilir bir Türkiye vatandaşı buluyorlar.Ardından onun kimliği ile açacakları dükkanın resmi işlemlerini yapıyorlar. Ardından dükkanlarını açıyorlar."(ÖMER OZAN)
TÜRKLER DE ALIŞVERİŞ YAPIYOR
Dükkanlarda satılan ürünlerin birçoğu Suriye malı, “Malları nasıl getirdiniz" diye sorduğumuzda bakkal sahibi Selahattin Ravvaz, “Kilis’ten getiriyoruz. Suriye’den oraya getiriliyor biz de oradan buraya getiriyoruz” diye cevap verdi. Bakkala alışveriş yapmaya gelen Türk Abdullah Aksoy, “Biz de buradan alışveriş yapıyoruz. Ürünler hem çok ucuz hem çok lezzetli” dedi.
‘KİMLİK ALIRSAM DÖNMEYECEĞİM’
Mahallede bulunan tüm dükkanların camına Arapça yazılar asıldığı görüldü. Berbercilik yapan Türk Ramazan Güneş, "Halepliler sayesinde Arapça öğrenmeye başladık. Camda Arapça ‘Helalak' yazıyor. Arapça’da berber demek” diye konuştu.
6 ay önce Ankara’ya gelip yerleşen Mustafa Habib (35) ve Ahmed Kassar (55) Halep’te lokantacılık ve tatlıcılık yapıyordu. Kamplarda kalmama nedenlerini “Evde oturamayız, çalışmak istiyoruz" diye açıklayan Habib, Halep’te savaş sırasında evinin top atışı ile yıkıldığını ve kendisininde ayağından yaralandığını söyledi. Kassar da savaş sırasında ev ve işyerinin yerle bir olduğunu söyleyerek, “Bize 4 yıl sonra Türkiye vatandaşlığı kimliği verileceği söylendi. Burada kimliğimiz olmadığı için şimdilik bize sigortalı iş verilmiyor. 4 yıl sonra kimlik alabilirsem artık Halep'e dönmeyeceğim, burada yaşamaya devam edeceğim” dedi.
İSTANBUL: İZİN İSTEYİP PAZAR ATIKLARINI TOPLUYORLAR
Savaştan kaçan Suriyeliler'in içinde bulundukları olumsuz şartlar, havaların soğumasıyla daha da arttı. Soğuk havaya hazırlıksız yakalanan İstanbul'daki Suriyeliler, semt pazarlarını mesken tutuyor. Bu pazarların arasında Kadıköy’de bulunan Hasanpaşa Semt Pazarı da var.
BOYLARINDAN BÜYÜK TORBALAR
Pazarın bitim saatlerinde Suriyeli çocuklar pazara akın ediyor. Boylarından büyük torbalarla tezgah aralarında dolaşan çocuklar pazarcılardan kendilerine yardım etmelerini istiyor.
Birçok pazarcı elinde kalmış satılmayan ürünleri onlara veriyor. İzin alan çocuklar büyük küçük, kirli temiz, yırtık sağlam demeden ellerine gelen kıyafet ve ayakkabıları boylarında büyük torbalarına dolduruyor. Çocuklar, torbayı sırtına vurup yakınlarına ulaştırmak için hızlıca pazardan uzaklaşıyor. Çocuklar pazardan uzaklaşırken gözleri oyuncak tezgahlarında kalıyor. Oyuncaklara dokunmakla yetinen çocuklar daha çok üşümemek için pazardan ayrılıyor.
'ARKADAŞLARIMLA OYNAMAYI ÖZLEDİM'
Çadır kentlerde yaşayan çocuklar vaktinin çoğunu -4 dereceye kadar düşen soğuğa rağmen dışarıda geçiriyor. Çocukların bazıları dondurucu soğukta çıplak ayakla dolaşırken kimi ise yazlık kıyafetlerle oyun oynuyor. Çadırların yanı başına bir tenekeye atılan üç beş odun parçasıyla ısınmaya çalışıyorlar. Okul çağında olan çocukların en büyük isteği savaşın bir an önce bitmesi ve evlerine dönmek oluyor. 9 yaşındaki Berzan, "Okuluma devam etmek istiyorum. Arkadaşlarımla oyun oynamayı özledim" diye konuşuyor.
BUGÜN