DAYANIŞMA DUYGUSUNU GÜÇLENDİRMEK GEREKİYOR
Uzmanlar, depremin insanlar üzerindeki psikolojik etkilerinin toplumsal travmaya dönmemesi için dayanışma duygusunun güçlendirilmesi gerektiğini ifade ediyor. Marmara Denizi Silivri açıklarında meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki depremin ardından bazı vatandaşlar, yaşadıkları panik nedeniyle ikincil yaralanmalar yaşadı. Depremin ardından, bireylerin korku içinde yaptığı davranışların toplum psikolojisine etkisi ve ruh sağlığının nasıl korunması gerektiği uzmanlar tarafından değerlendirildi. Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Mustafa Nuray Namlı, bu tür doğal afetlerin tüm canlıların temel güven duygusuna saldırıda bulunduğunu belirtti.
TEPKİLERİN DERECESİ ÖNEMLİ
Namlı, depremle birlikte kişilerin temel güven duygusunun tehdit altında olduğunu fark ederek kaygı, panik ve endişe gibi reaksiyonlar gösterdiğini vurguladı. “Bunlar belli dereceye kadar normaldir çünkü kişi büyük tehdit altındadır” diyen Namlı, tepkinin derecesinin önemine değindi. Depreme bağlı stres bozukluklarının kısa vadede etkileri olduğunu anlatan Namlı, bu etkilerin tedavi edilmezse uzun vadede değişik komplikasyonlar yaratabileceğini ekledi. Ayrıca, sosyal medyada dolaşan yanlış bilgilerin kaygı ve stresi artırabileceğini belirten Namlı, dayanışma ve birlikte olmanın önemine dikkat çekti.
ÇOCUKLARDA KORKU TEPKİSİ GÖRÜLEBİLİR
İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Şenol Turan, depremin çocuklar üzerinde korku tepkisi oluşturduğunu ifade etti. Ebeveynlerin yanında kalma isteği gibi durumların yaşanabileceğini aktaran Turan, korkunun her an yaşanabilir beklentisi oluşturduğunu belirtti. Bu tür durumlarla başa çıkabilmek için depremle ilgili bilgi sahibi olmanın önemli olduğunu vurguladı. “Kişinin hemen bir planı olması gerekir” diyen Turan, birlikte olmanın önemine de dikkat çekti.
DOĞAL TEPKİLER YAŞANABİLİR
Moodist Psikiyatri ve Nöroloji Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Önder Kavakçı, deprem sonrası yaşanan panik ve kaygıların son derece doğal olduğunu belirtti. Aşırı tetikte olmak, huzursuzluk ve uyku sorunlarının sık yaşandığını aktaran Kavakçı, bu tepkilerin beynin güvende olma alarmı olduğunu ifade etti. Kavakçı, çocukların duygusal desteklenmesinin önemine de değinerek, sosyal medyadan uzak durulmasını önerdi.
RUTİNLERİ KORUMAK ÖNEMLİ
Klinik Psikolog Nurdan Özçelebi, korku ve çaresizlik gibi duyguların anormal bir olaya verilen normal tepkiler olduğuna dikkat çekti. “Ailemizi, arkadaşlarımızı yanımızda bulmak, yalnız olmadığımızı hissetmemizi sağlar” diyen Özçelebi, güvenilir kaynaklardan bilgi almak ve günlük rutinleri korumanın önemini vurguladı.
TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU BELİRGİN HALE GELEBİLİR
Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, deprem sonrası insanların şok yaşadığını ve bunun ardından hissettikleri duygusal tepkilerin doğal olduğunu söyledi. TSSB’nin genellikle olaydan bir ay sonra belirgin hale geldiğini belirten Taşkın, sosyal destek almanın ve birlikte olmanın psikolojik iyileşme açısından önemini vurguladı. Destek gruplarının, insanların benzer deneyimleri paylaşarak bir araya geldiği yerler olduğunu belirtti.
HAZIRLIKLI OLMAK KAYGIYI AZALTIR
Psikolog ve yazar Abdulaziz Yılmaz, depremlerin insanların iç dünyalarını sarsan zorlu anlar olduğunu aktardı. Yılmaz, “Hazırlıklı olmak, kaygıyı ve korkuyu azaltır” diyerek ruhsal dayanıklılığın önemine dikkat çekti. Etrafımızdan gördüğümüz destek ve dayanışmanın, ruhumuzun sarsıntılarını dindiren unsurlar olduğunu belirtti.