Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, İstanbul’un son on yılın en düşük yağış miktarının ortasında, su kıtlığını hafifletmek için yağmur suyu hasadını savunuyor. Şehir, su temini için komşu bölgelere güvenirken, yenilikçi çözümler, dahil
İstanbul’un Su Sıkıntıları: Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, Şiddetli Kuraklık Ortamında Yağmur Suyu Hasadı Çağrısında Bulundu
İstanbul son on yılın en kurak dönemiyle boğuşurken, son yağışlar baraj seviyelerini marjinal olarak %16’dan %20’nin üzerine çıkardı. Ancak şehir, çevre bölgelerden gelen suya bağımlı olmaya devam ediyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, çatılardan toplanan yağmur suyunun su kıtlığının giderilmesinde çok önemli bir rol oynayabileceğini vurguluyor.
Kadıoğlu, İstanbul’un suyu etkin bir şekilde yönetmede karşılaştığı kritik zorlukların altını çiziyor. Şehir merkezindeki beton yüzeylere düşen yağışlar öncelikle kanalizasyon sistemlerine ve denize akar ve rezervuarlara çok az katkıda bulunur. Şehrin su kaynağı, sınırları içindeki yağışlara değil, Bulgaristan sınırından Melen Nehri’ne kadar geniş bir alanı
Uluslararası uygulamalara dikkat çeken Kadıoğlu, yağmur suyu hasadı ve su bütçelemesi olmak üzere iki yenilikçi yönteme işaret ediyor. Yağmur suyunun çatılardan sarnıçlarda toplanmasını ve depolanmasını önererek, içme suyu ile gri su arasında ayrım yapılması gerektiğini vurguluyor. İstanbul’un su idaresi İSKİ, yağmur suyu hasadına öncülük etse de Kadıoğlu, 1000 metrekareden büyük alanlarla sınırlayan kısıtlamanın kaldırılmasını öneriyor.
Yağmur suyu hasadının yaygın bir şekilde uygulanmasını savunan Kadıoğlu, bunun ikili faydalarında ısrar ediyor. İlk olarak, yağış sırasında çatı suyunun yollardan yönlendirilmesi sel ve erozyon riskini en aza indirir. İkinci olarak, hasat edilen yağmur suyu kullanılarak daha sürdürülebilir bir şekilde gerçekleştirilebilen araba yıkama gibi sıradan görevler için yüksek kaliteli ISKI suyunun arıtılması paradoksunu ele almaktadır.
Kadıoğlu, yağmur suyu hasadı gerekliliğinin, büyüklüklerine bakılmaksızın İstanbul’daki tüm binalara yaygınlaştırılması gerektiğini savunuyor. Su tüketim alışkanlıklarında bir değişimi teşvik ederek, her binanın bahçeleri sulamaktan araba yıkamaya kadar çeşitli amaçlarla yağmur suyunu toplamak için küçük bir depolama tesisine sahip olmasını öngörüyor.
Devam eden su sorunları karşısında Kadıoğlu, düzenli su bütçesi ve gerektiğinde gönüllü veya zorunlu su kısıtlamaları da dahil olmak üzere proaktif önlemleri savunuyor. İstanbul’un su yönetimi stratejilerini küresel en iyi uygulamalarla uyumlu hale getirmek, sürdürülebilirlik için çok önemli hale geliyor.