İstanbul’da bazı özel hastanelerin yenidoğan ünitelerinde, bebeklerin haksız yere sevk edilmesi ve bunun sonucunda yaşanan ölümlerle ilgili olarak, Fırat Sarı ve İlker Gönen’in de bulunduğu 47 sanığın yargılandığı davanın ikinci duruşması devam ediyor. Bakırköy Adliyesi’nde görülen duruşmaya, mağdurlar, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı. İddianamede yer alan 19 özel hastane ile ilgili sanıklara toplamda 17 bin yıl hapis cezası isteniyor.
DURUŞMA BAŞLADI
Duruşmada, sanık müdafilerin isimleri okunduktan sonra, tutuklu sanık hemşire Hasan Basri Gök’ün savunmasına geçildi. Gök, “Resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılık, suç örgütüne üye olma suçundan açılan dava hakkında, savcılık ve emniyette anlattım. Tekrar anlatmaya gerek yok. Epikriz değiştirme olayı da yaşandı,” diyerek savunmasına başladı.
Savunmasında Sevklerin, 112’nin bilgisi olmadan gerçekleştirildiğini belirten Gök, “Sevkler doktorlar üzerinden yapılıyordu ve bunlardan para kazanıyorlardı. Fırat Sarı ve İlker, zaten yöneticiydi” ifadelerini kullandı. Gök, hasta üzerinden kullanılan gaz ve ilaçların alımını da Fırat Sarı’nın talimatıyla gerçekleştirdiklerini aktardı.
‘YENİDOĞAN BEBEKLERİ İÇİN HİÇBİR ŞEY GİZLİ DEĞİLDİ’
Gök, sağlık sistemindeki bir dizi suiistimali ifşa ederken, “Çocuğun nabzını düşürmemizin sebebi, dikkat çekmekti. Bebeklerin durumunu kötüleştirmek için yapılmış bir şeydi,” dedi. Ayrıca, sevk edilen bebeklerin çoğunun, zaten kötü durumda olduğunu ve bu hastanelere gönderilmesinin doğru olmadığını dile getirdi.
Duruşmada tutuklu sanık hemşire Deniz Korkmaz da savunma yaparak, “Hastanede bebek yoğun bakımda çalıştım. Hakkımda yapılan suçlama somut delillere dayanmıyor. Bu davanın CİMER şikayetini ben yapmıştım,” diyerek kendisini savundu. Korkmaz ayrıca, gerekli ilaçların çöpe atılmak yerine satıldığını belirtti.
Başka bir tutuklu sanık Hüseyin Günerhan ise örgüt suçlamalarını reddederek, “Örgüt yok, kabul etmiyorum. Farklı hastanelerde çalışıyoruz ve burada herkes kendi başına hareket ediyor,” dedi. Kendi ayıplarını üstlenmeyerek, daha önce çalıştığı hastanelerde sahtekarlık yapılmadığını vurguladı.
Ambulans şoförü olarak görev yapan tutuklu sanık Hüseyin Gündüz, dosyasındaki suçlamaları kabul etmedi. “600 liraya aldım bin liraya sattım ilaçları. Taşçı dışında, kimseyi tanımıyorum,” diyerek iddialara yanıt verdi. Gündüz, geçmişte kazandığı para miktarını ise net olarak hatırlamadığını belirtti.
Verilen aranın ardından, duruşmaya devam edildi. Sanıkların savunmalarının alımı sürerken, yargılananların ifadeleri bir dizi sağlık skandalını gözler önüne seriyor.