EZBERLE YETİNEN EĞİTİM ANLAYIŞLARI
Ezbere dayanan ve deneylerden uzak bir eğitim sistemiyle hayata atılan bir kişi, genellikle sadece kendisine sunulanlarla yetinmiş olur. Eğer ders kitapları dışında ülkenin ve dünyanın yazarlarını okuma alışkanlığı yoksa, merak etmemiş ve sorgulamamışsa, “bu dünyanın hikayesi ve hayatın anlamı nedir?” sorusuna yanıt aramamış demektir. Bu durumda, hem yaşadığı hayat hem de ruhu kabullenici bir duruma gelmektedir. İnsanda öğrenme, keşfetme ve sorgulama merakı bulunmadığında ise belki de hiçbir icat ya da keşif mümkün olmazdı. Suyun kaldırma kuvveti, buhar gücü, telefon ve elektrik gibi birçok buluş merak ve sorgulama sayesinde gerçekleşmiştir. Bu nedenle, çocukluk yaşlarından itibaren ailede ve okulda çocuklara sorgulamayı, yaratıcılığı teşvik eden davranışlar ile öğretiler verilerek, ileride özgür ruh ve zihinlerle yaşamaları sağlanabilir.
GÜÇLÜLERİN ETKİSİ VE BAĞIMLILIK
Hayatı sorgulamayan, merak duymayan ve okumayı sevmeyen bir kişi, kendini çaresiz ve zayıf hissetme durumuna girebilir. Böyle biri, hayatta kalmak için çevresindekilere bağımlı hale gelir. Güçlü kişiler bu durumda aşağılık kompleksi oluşturarak, “güçlüler ne diyorsa doğrudur” felsefesine inanan bir ruh hali geliştirebilir. Leonardo da Vinci’nin doymak bilmez merakının doğada gördüğü her şeyi sorgulayıp çözümler araması aklıma geliyor. Rönesans dönemi de bu sorgulama ile doğmadı mı? Eğer 16. yüzyıl ortalarındaki Avrupa’ya bakarsak, Rönesans’ın yarattığı büyük kültürel ve entelektüel dönüşümü görebiliriz.
LA BOÉTIE VE DEĞİŞİM ARAYIŞI
Kral II. Henry döneminde (1547-1559) Fransa’daki karmaşık siyasi ve toplumsal yapılar, ülke içindeki dini ve siyasi çatışmalarla dikkat çekiyordu. Étienne de La Boétie, 1530 yılında Fransa’nın Bordeaux şehrinde doğdu. Ailesinin monarşiye desteği sayesinde soylulaşsa da erken yaşta yetim kalmıştır. 1553 yılında, sadece 23 yaşında iken hukuk fakültesinden mezun olup, Kral’ın onayı ile Bordeaux Parlamentosu’nda danışman olarak göreve başlamıştır. Burada Fransız deneme yazarı Michel de Montaigne ile tanışıp derin bir dostluk geliştirmiştir. Montaigne, La Boétie’nin çok genç yaşta kaybedilmesi üzerine “Kanımca çağımızın en büyük insanıydı” demiştir. La Boétie, yaşadığı dönemin siyasi ve toplumsal karışıklıklarını sorgulayarak düşüncelerini geliştirmiştir.
FEODALİZM VE DEMOKRATİK DÖNÜŞÜM
La Boétie, Avrupa’daki feodal düzende otoriteye bağlılık sisteminin geçerli olduğunu düşünüyordu. Rönesans ve Reform sonrası 16 ve 17. yüzyıllarda bu bağlılık yavaş yavaş etkisini yitirmeye başladı ve Fransız Devrimi (1789-1799) ile Sanayileşme Çağı, biat kültürünün sona ermesine ve demokrasinin yerleşmesine neden oldu.
SONUÇ VE AÇIK KAPILAR
Merak ve sorgulayıcı düşüncenin ötesinde sanat, edebiyat, felsefe, müzik gibi pek çok alanda demokrasi, düşünce ve ifade özgürlüğü, hukukun üstünlüğü, insan hakları, milli gelirin adil bölüşümü ve refahın artırılması gerekmektedir. Bu, çalışmak, çok çalışmak ve üretime dayalı doğruluk, vicdan, saygı ve vefa değerleri ile mümkündür. Hurafelerden uzak durarak yalnızca aydınlığa koşulmalı ve zihnin ve ruhun özgürleşmesi sağlanmalıdır.
2 Eylül 2024 Heybeliada